8 Eylül 2013 Pazar

Hastalıklar Yararlıdır. - Dr. H. Tudor Edmunds



HASTALIK YARARLIDIR

Dr. H. Tudor Edmunds

Teozofik bakis açisindan hastalik, içsel insan için yararli ve ayarlayici bir süreçtir; sadece kötü sans veya talihsizlik degil, ruhsal uyum da getirir.

Hayattaki her sey gibi, saglik da temel karma kurallarina uymaktadir. Insanin bu kurallara karsi çikip da sonradan bazi yeni sifa yöntemleri veya mucize ilaçlar sayesinde çabucak sagligina kavusacagini ve sorunun kökeninde yatan hatalariyla ugrasmaktan kurtulacagini düsünmesi imkansizdir. Doga aldatilamaz veya dogaya rüsvet verilemez; doga ancak çalismasina ait bir isbirligini hos karsilar.

Kozmik olarak bakildiginda bundan çikarilacak sonuç, tüm hastaliklarin psikosomatik oldugudur; fakat bu her zaman çok açik degildir. Çünkü insanin yasam akisinin, karmasik varliginin hangi boyutunda engellendigini ve belirli bir hastaligin ortaya çikmasina sebep oldugunu anlamak bazen çok güçtür.

Buna ragmen, insanin ruhu ile rahatsizliklarinin arasindaki iliski netlestikçe, geleneksel tip tarafindan psikosomatik olarak taninan fiziksel rahatsizliklarin listesi de her geçen gün uzamaktadir.

Bu genel sikayetlerin bazilarini siralamak gerekirse, uzun süreli endisenin sebep oldugu mide ve bagirsak ülserleri, belki de listenin en basinda gelir. Astim ve egzama, genelde yasamin bir yönü hakkindaki bilinçdisi korkudan kaynaklanir. Ikincil kötü etkileri olan kanama ve felçle birlikte yüksek tansiyon, bilinçli düzeyde uzun süreli endise nedeniyle olusur. Dahasi en basitinden obezite bile hayatta eksik olan bir mutlulugu fazla yiyerek telafi etme arayisindan kaynaklanir.

Tüm bu vakalarda, simdiye kadar hep kronik hastaliklari ele aldik. Akut enfeksiyonlar ise zihinsel kökenin izi bile olmaksizin, açik bir biçimde fiziksel olarak görünür. Halbuki derinlemesine incelendiginde asiri çalisma, asiri düskünlük, temiz hava veya egzersiz eksikligi gibi basit saglik kurallarinin sürekli çignenmesinin, eninde sonunda sistemde biriken toksiK ürünlerin çogalmasiyla birlikte akut bir hastaliga yol açtigi ortaya çikar. Bu tür krizlerde, çesitli patojenik mikroplar, vücutta biriken artik maddelerle beslenerek aktif rol oynayabilir ve karsiliginda kendi toksik maddelerini, toplam zehir yiginina ekleyebilir. Bu tür vakalarda, çogunlukla hastaligi yayan bakterileri yok etmeye veya hizli çogalmasini durdurmaya dönük ilaçlar, antibiyotikler ve “benzer cevherler” verilerek acil tedavi gerçeklestirilir ve hastanin savunmalarini gelistirene kadar zaman kazanmasi saglanir. Bu sekilde, ciddi bir zatürree, erken asamalarinda penisilin verilmek suretiyle ölümcül bir sona varmadan önlenebilir; fakat penisilinin hastaligi tedavi etmedigi gerçegi, hastalik sonrasindaki uzun iyilesme döneminde görülebilir. Burada sadece hizli bir zincirleme reaksiyon durdurularak zaman kazanilmistir.

Kronik Psikosomatik Hastaliklar

Kronik psikosomatik hastaliklara dönersek, tedavinin gerçeklesmesi için hastanin isbirligi gerekmektedir. Hasta, kendini yeterli oranda sorgulayarak ve sifacidan sempatik yardim alarak, yasamsal engel teskil eden sorunun temelindeki bazi aliskanliklarini, kati zihinsel tavrini veya yasamindaki uyusmazligi ortaya çikarabilir. Bu tür bir sarti degistirdiginde veya -eger bu gücünün ötesindeyse- kendini ona alistirdiginda, hastalik yavasça yok olur.

Bununla birlikte insanin, yasamin zorluklarinin tam olarak gögüs gerilemeyecek kadar büyük oldugunu düsündügü ve bilinçdisi bir biçimde dayanabileceginden fazlasiyla ugrasma sorumlulugundan kaçisin yollarini aradigi zamanlar da olur. Yasam yükünün yarattigi bu korku, zihinsel ve duygusal boyuttaki yasamsal akisi etkileyerek insanin günlük sorumluluklarini azaltan veya onu daha derinde yatan korkularindan özgürlestiren kronik fiziksel bir rahatsizligi ortaya çikarabilir. Bu tür bir hastalik, ancak hayatin problemleriyle bütünüyle yüzlesebilme gücü gelistigi zaman tedavi olur. O zaman gelene kadar, bir dereceye kadar rahatlama saglansa da hiçbir tedavi yöntemi kesin sonuca ulasamaz.

Kronik hastalik vakalarinda, özellikle yasamin erken safhalarinda meydana geldiginde ve olasi nedenleri bulunamadiginda, göz önünde bulundurulmasi gereken bir faktör daha vardir. Böyle bir durumda, mevcut hastaligi olusturan karmik güçlerin kökenleri, muhtemelen bir önceki yasama dayanir; o kosullar altinda yeniden alisma sürecinin tamamlanmasi için yeterli zamanin bulunamamasi nedeniyle, süreç simdiki yasama tasinabilir.

Bu tür bir hastaligin sifasi, yaratilan asil uyumsuzluk güçlerinin büyüklügüne bagli olarak, birkaç ay da sürebilir, bütün bir ömre de yayilabilir. Köklerinin muhtemelen daha derinlerde olmasina ve daha zor yok edilebilmelerine ragmen tedavi, sanki o güçlerin kökeni bu enkarnasyondaymis gibi, ayni olacaktir.

Her Derde Deva Olan Bir Ilaç Yoktur

Sifa sürecinin, bu engellerin asilmasi oldugunu ve homeopati, alopati (zit tedavi yöntemi) veya osteopati gibi herhangi bir sisteme bagimli olmadigini görüyoruz. Geleneksel ya da degil, belirli bir vakada bu yasama gücünün gerekli düzeyde serbest birakilmasini saglayan herhangi bir tedavi, hastanin kendi içinde derinden sifaya hazir olmasi ve isbirligine gitmesi kosuluyla, sifa verici bir sonuç yaratacaktir.

Hastalik nedenleri dört temel baslik altinda toplanabilir:



Kazalar ve Yanlisliklar: Zararli bir seyin kasitsiz olarak yapilmasidir.



Cehalet: Bilgelikten yoksun zihnin sinirlamalarindan kaynaklanan muhtemelen en büyük nedendir.



Korku: Abartilmadan ve normal bir islev olarak belirdiginde, aslinda koruyucu ve faydalidir. Fakat cehaletin sonucu oldugunda, asiriya kaçmakta, duygusal boyutta yasamsal sinirlamaya ve gerginlige neden olmaktadir. Bu da fiziksel bedende kendini göstererek degisik sistem ve organlarin rahatsizliklarini ortaya çikarmaktadir. Felç ve çesitli kalp problemlerinin yani sira muhtemelen tüm nevrozlar da bunun örnekleridir.



Zevk Düskünlügü: Bu, abartilmis korku gibi cehaletin ince bir seklidir; çünkü eger insan tamamen bilge olsaydi, bedensel islevlerinden asiriya kaçmadan zevk alirdi. Doganin aldatilamayacagini ve eninde sonunda içgüdüsel gereksinimlerinin ötesine gittiginde, bedelini ödeyecegini bilirdi. Zevk düskünlügü tütün, alkol ve diger zevk verici uyusturucularin kullanimi gibi, en basindan itibaren zararli oldugu bilinen bir unsuru içerebilir. Kurban bu gerçegin farkindadir, fakat aldigi zevkin daha sonra ödemesi gereken bedele degdigini düsünür ya da ondan kaçinirken bir sekilde sansli olabilecegini düsünür. Öte yandan insanin düskünlügü, fazla yemek yeme veya fazla çalismada oldugu gibi asiriya kaçilmamasi sartiyla, zararsiz bir dogaya da sahip olabilir.

Bu vakalarin tümünde, insanin bir kimyaci veya doktora, tüm kötü sonuçlari yok edecek bir ilaç vermesi için para ödeyerek, karma kanunundan kurtulabilecegi inanci yatmaktadir. Bu tür bir inanç aldaticidir, çünkü ilaçlar insanin eylemlerinin sonuçlarini yok edemezler, sadece belirtileri azaltabilirler.

Insanin sismanligi ve nefes alma sikintilarini, doganin kaprisine baglayarak kendini kandirmasi ve bundaki sorumlulugunu kabul edip evinde hiçbir ücret ödemeden aç kalmak yerine, bir klinige giderek para ödeyip kendini aç birakmasi, kendi eylemlerimiz için sorumluluk almayi siklikla reddedisimize güzel bir örnektir.



Rahatlama Tedaviden Daha Yaygindir

Sifacinin verebilecegi yardimin, genellikle hastanin zihinsel tavri ile kisitlandigi ve radikal bir sifa yerine, bir derece rahatlama saglayarak hastayi tatmin etmeye dönük oldugu sonucuna ulasabiliriz. Aci çeken insanogluna her zaman yardim etmeye hazir olan Yeni Ahit’in büyük sifacisi bile, kendi sinirlarini kabul etmis ve kendi sifa güçlerini hastalara hiçbir zaman dayatmaya çalismamistir. Bunun yerine, yardima ihtiyaci olan herkese, “Kapida durup, kapiyi çaliyorum” demistir. Bundan sonra ilk açilisi yapmasi gereken, hastanin kendisidir.

Tüm terapi konularinda, önemli bir gerçek sürekli hatirda tutulmalidir: Gerçek sifayi olusturan dogadir; insan sadece doganin yolunu, onunla isbirligi yaparak kolaylastirabilir; bu aynen bir bahçivanin, bitkilerinin geliserek içlerinde sakli olanin en mükemmel ifadesini sunmasi için en uygun toprak ve ortami yaratmasina benzer. Bahçivan ne kadar denerse denesin, kimyasallardan ve topraktan yeni bir gül veya zambak yaratamaz.

Çok hassas bir ameliyati yapmakta olan iyi bir cerrah, hastayi iyilestirmez; sadece hasta dokulari alarak veya yerinden oynamis olanlari düzenleyerek, onlari doganin sifa süreçlerini gerçeklestirmesi için en uygun sartlarda birakacak temelleri hazirlar.

Bir doktorun hastasina yardim edebilecegi degisik yollar vardir: Bazen basit bir tavsiyeyle, fakat büyük çogunlukla sempatik ve sefkatli anlayisla. Bu tür bir davranis, tüm bilinç boyutlarinda bir uyum atmosferi yaratir. Hastanin, ne oldugunu anlamadan, içsel olarak rahatlamasina ve genelde hastaliga sebep olan gerginlikten kurtulmasina yardimci olur. Fakat bundan da fazlasinda sifaci, kendisiyle hasta arasinda bir köprü yaratmis olacaktir ve bu köprünün üzerinden sifacinin kendi armonize edici güçleri, hastaya dogru yol alir ve sifa güçlerini artirir.



Sempatik Köprü

Her türlü kisisel sifada, doktor ve hasta arasinda kurulan bu sempatik köprü, muhtemelen en önemli faktördür. Hastada güçlü bir inanç uyandirir. Ister ilaçlar, masaj, radyan isi ve “benzer dogaya sahip cevherler” gibi kendine özgü faydali güçleri olsun, isterse ise yaramaz oldugu halde doktor ile hasta tarafindan faydali olacagina inanilan bir tedavi olsun, kullanilabilecek her türlü fiziksel tedavinin etkisi artar. Daha güvenilir bir tedavi basarisiz olurken bazen etkisiz bir tedavinin sifayi saglamasinin nedeni, iste bu sempatik köprüdür. Burada sifa gücü, uygulanan tedavide degil, yaratilan sempatik anlayista ve sifacinin olumlu yardim etme arzusundadir. Bu, sifacinin daha süptil bilinç boyutlarinda yardim etmesini saglar, ayni zamanda onu, doganin bazi sifa güçlerinin hastaya geçmesi için bir kanal yapar.

Bir kere sempati köprüsü kurulduktan sonra, hasta tamamiyla isbirligi yapmak isterse, bu içten gelen yardim etme istegi, uzaktan da ayni sekilde çalistigi için, süreç sürekli tekrarlanabilir ve sonuçlar genellikle muhtesem olabilir.

Ayni rahatsizligin, neden bir vakada saglik yaydigi varsayilan bir kutu sayesinde; bir digerinde ilaç sayesinde; üçüncüsünde etkisiz bir hapla ve dördüncüsünde de dua ile iyilestigi, simdi daha iyi anlasilabilir.

Ilaç, sadece hastanin inanç ve isbirligini kazanmaya dönük etkili bir araç olarak kullanilabilir. Ayni zamanda isi uygulama veya agri kesici bir ilacin enjekte edilmesinde oldugu gibi, ilacin kendiliginden sifaci veya sakinlestirici islevi de olabilir.

Bazen, ciddi bir duygusal çatismayla ugrasmakta oldugu gibi, ilaçlarin asama asama verilmesi gerekebilir. Böyle bir vakada, zihnini mesgul eden ajitasyon nedeniyle hastayla sempatik bir uyum yakalamaniz imkansiz olabilir ve hastaya her seyden önce sakinlestirici vermeniz gerekebilir. Daha sonra biraz sakinlestiginde, onunla iletisim kurmak ve daha derin bir tedaviye devam etmek mümkün olacaktir. Eger bir sifa olusursa, hasta tedavisinin basarisini, yanlislikla, duygusal zorluklarinin çözümlemesi yerine, kullandigi ilaca baglayacaktir.

Kaynak: Ruhsal Sifa

Yazar: Dr. H. Tudor Edmunds

Ege Meta Yayinlari

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder