29 Mayıs 2015 Cuma

Bedenimin Bilgeliğine GÜVENİYORUM (Kalıcı kilo verme)












Kilo vermek mi İSTİYORSUNUZ? O ZAMAN

BEDEN AKLIYLA Kilo Verin KALICI OLSUN...


Kilo tedavilerinin olmazsa olmazı, kalori hesaplarını bir kenara bırakın, iştahınız varsa vücudunuzun sizden bir isteği vardır bunu engellemeyin, bilgeliğine güvenin .Doyana kadar yiyin ama seçtiğiniz yemekler besleyici olsun. Ancak o zaman ideal bedeninize dönebilirsiniz…’
Bunu büyük harflerle beyninize yazın ZAYIFLAMAK değil DOĞRUSU ''KİLO VERMEK''tir . Adına zayıflamak dediğiniz durumda geçiçi olarak kilo verirsiniz ,döner döner tekrar alırsınız çünkü sürüngen beyin kendini korumaya programlıdır. Şöyle düşünün : ZAYIF BİR İNSANIM (iptaaal) Bir nevi konuşurken yaratmak durumundan kaçan bir sürüngen beyin var yani ;)


Bedenimiz de bizimle iletişim kurmak için açlık hissini kullanır. Açlık hissinin altında birçok neden olabilir. Mesela acıkmak enerji ihtiyacından olabilir. Bu enerji karbonhidrat isteği olabilir. Fakat vücudun proteine ihtiyacı varsa, bu protein isteği de olabilir, bunun yanında yağ, vitamin mineral isteklerin de de acıkırız. Su isteği olunca susamak da acıkmaktır. Ayrıca hareketsiz olduğumuzda da acıkırız. Bu acıkma hareket açlığıdır.


Beden aklı zaman zaman insanın akıl ve mantığı ile engellenebilmektedir.


Her sağlıksal sorunun mutlaka bir nedeni vardır. Doğuştan gelen rahatsızlarımız dışındaki tüm sağlıksal problemler, vücudumuzun bize karşı kullandığı, artık durmamız gerektiğini hatırlatan uyarı sinyalleridir. Vücut, hangi dünyevi düşünce kalıbından memnun değilse, o dünyevi düşünce kalıbını yansıtan organının işleyişini yavaşlatmaya başlar. Kısacası her organın bağlı bulunduğu bir duygu bağlantısı vardır. Dikkat edin lütfen, siz ne kadar mutlu ve huzurluysanız vücudunuz da o kadar mutlu ve sağlıklıdır.

Beden aklının düzgün çalışması için yapmamız gerekenler…

1. Sabah uyanınca güzel bir kahvaltıyla başlamak.

2. Yerken önceliği zevke değil bedenimizin ihtiyacına vermek.

3. Yediklerimizi sindirebilmek için hareket etmek.

4. Fabrikalarda hazırlanan yiyecekleri değil, doğal halleri ile hazırladığımız yiyecekleri tüketip sindirim sistemimizi hep diri ve çalışır vaziyette tutmak.

5. Beden aklının haklı olduğu durumları düşünerek davranışlarımızı ona göre düzeltmek.

6. Hareketsizliğin de vücut fonksiyonları tam çalışmadığı için yorgunluk yapabileceğini düşünmek. Çok hareketsiz kaldığımız günlerde onun harekete ihtiyacı olduğunu bilerek iştahtan korkmak yerine tam doyana kadar yiyerek onun kapanmasını sağlamak.

7. İştahın bir sağlık belirtisi olduğunu bilerek iştahtan korkmak yerine tam doyana kadar yiyerek onun kapanmasını sağlamak.

8. Tekrar acıkana kadar bir şeyler yememek.

9. Gece rahat uyuyabilmek için sindirim sistemini yoracak yiyeceklerden uzak durmak.

10. Uyumak için yeterince vakit ayırmak.


Şişmanlıkta asıl mesele sindirebilmemektir!


Vücudunuzun %60’ı su olduğu için, oluşturulan her 4 kilo yağa karşılık, 6 litre su tutmak zorundadır. Vücutta tutulan suların bir kısmı orta bölümde yağ hücreleri arasına dolar ama kalanlar kollara, bacaklara, sırt bölgesinde, boyun bölgesinde ve yüze dağıtılır. ‘Kollarım yağlandı, boynumda yağ birikti, gıdım yağlı oldu, bacaklarım yağlandı’ demek doğru değildir. Bu bölgelerde hücre içine beyaz yağ dolmaz, hücre arasında su tutulur, böylece şişmiş gibi bir görünüm olur.


ŞİŞMANLIĞIN NEDENİ OLAN YAĞLARIN SPOR YAPARAK YAKILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.


Tatlı isteği düşük kalorili beslenen, diyet yapan, uzun süre aç kalan kişilerde sıkça görülür. Vücudun enerji ihtiyacı birikir, birikir ve birden açığa çıkar. Kilolu kişilerde de enerji isteği fazladır. Bu istek bazen tatlı isteği, bazen hamur işi, ekmek, bazen de meyve isteği olarak algılanabilir, Bu her üç isteğin de altında yatan ana neden, sindirim sisteminin iyi çalışmamasıdır. Sindirim sistemi bozuk olan ve yediği gıdaları iyi sindiremeyen kişiler sık acıkırlar, hem de tatlı, hamur işi veya meyve isteği ile doludur.


‘Su içsem yarıyor, o hale geldim’ durumu bir şehir efsanesi değildir! YEMEK SIRASINDA AŞIRI SIVI TÜKETMEYİNİZ MİDE KAS YAPIYA SAHİP BİR ORGANDIR VE HAMUR İŞİ YADA PİLAV MAKARNA GİBİ YİYECEKLER İLE BİRLEŞİNCE MİDE'Yİ GEREĞİNDEN FAZLA BÜYÜTÜR YEMEKTEN ÖNCE YADA SONRA TÜKETİN SUYU


Lütfen bedeninize bebeğiniz gibi bakmaya çalışın. Lütfen şimdi gidin ve aynanın karşısında o bebeğe sıkıca sarılın. Onun size emanet edilmiş bir bebek olduğunu unutmayın. Şişman da olsa, saçları dökülmüş, cildi buruşmuş da olsa o sizin bebeğiniz. Aynada tam gözlerinin içine bakın, size gülümsediğini göreceksiniz.




ENERJİSEL ANLAMDA BEDEN YÜZEYİNİN BÜYÜK OLMASI MUHTEMELEN HAYATTAN KORKMAYI SEMBOLİZE EDER '' KENDİNİZİ SEVİN VE ONAYLAYIN '' KENDİNİZİ OLDUĞUNUZ GİBİ SEVİN . . . VE HATIRLAYIN DİKKATİNİZİ NEYE ÇEVİRİRSENİZ O ÇOĞALIR BÜYÜR . . .


LÜTFEN DİKKAT ;


Bedeninizi ne yemeli diye düşünerek değil, içgüdüsel olarak besleyin.

Kahvaltıda bir dilim ekmek, dilediğiniz kadar zeytin, peynir, yumurta, salatalık, domates, biber çeşitlerinden yiyebilirsiniz, hatta bulabilirseniz, gıda tüzüğüne uygun üretilmiş doğal sucuk yemenizde bir sakınca yoktur. Bu yediğiniz yiyecekleri nasıl pişirdiğiniz de çok büyük önem taşır.


Kahvaltıda içecek olarak cay, kahve, süt, ayran, %100 meyve suyu, su, kefir, bitki çayı vb tüketebilirsiniz. Ama içeceğinizin içinde şeker olmamasına özen gösterin.


İkinci önemli konu ise, sindirme yardımcı olmak için hareket etmektir. Kahvaltıdan yaklaşık bir saat sonra yapılan düzenli yürüyüş sindirim sisteminin daha iyi çalışmasını sağlar. Çalışanlar için kahvaltılarını evde yapmaları tavsiye ediyoruz. Eğer kahvaltılarını evde yaparlarsa hem istedikleri kadar güzel bir kahvaltı yapmış olurlar hem kahvaltıları ‘telefon çaldı’ , ‘müşteri geldi.’ Gibi nedenlerle kesintiye uğramaz hem de kahvaltıdan sonra yapacakları iş seyahati yani işe gidiş süresince hareket ederek, yaptıkları kahvaltıyı sindirmeye başlamış olurlar.


Vücudumuz da enerji yokken, yani açken hareket ettiğinde o kötü yağları kullanamaz.


Öğle yemeğinde de kolay sindirilen ekmek, makarna, pilav, yerine çiğ yani kavrulmamış fındık, ceviz, ve badem yemenizi öneririz.


Öğle yemeğinde sindirmesini kolaylaştırmak için yapabileceğiniz en büyük yardım, yediğimiz lokmaları yeterince çiğnemektir.


Lütfen hızlı yemekten vazgeçin, yeterince çiğneyin, midenizin işini hafifletin. Böyle yaparsanız mideniz daha az asit üreterek sindirimi gerçekleştirecek böylece ileride ülser olma riski azalacaktır.


Bu tedavide ne kadar yediğinizin bir önemi yoktur, önemli olan ne hissettiğinizdir.

Sabah kahvaltı ederiz, öğlen yemek yeriz, gün içinde hareketliyizdir, akşam tekrar yemek yeriz, gece de dinlenme ve uyku zamanıdır.


Güneş battıktan sonra bunları yemeyin….

· Salata gibi pişmemiş yiyecekler

· Meyvelerin hemen hemen hepsi

· Kuru yemişler, badem, ceviz ve fındık olabilir.

· Kırmızı etli veya tavuklu kebaplar

· Pişmiş bile olsa bol etli yemekler


Akşam mideniz dolu olmadığı ve vücudunuz rahatladığı için hormon üretip küçülme dönemi başlatabilir.


Nadir de olsa yazın ortasında mevsim normallerinin altında bir sıcaklık yaşanabilir. Bu birkaç gün sürebilir. Kışın ortasında da yazı aratmayacak sıcaklıkta bir hafta geçirebiliriz. Bu geçici durumlar nasıl doğanın tüm dengesini altüst etmiyorsa, arada bir yaptığımız yanlışlar da dengenizi altüst etmez. Sadece, unutmayın, doğa, kışın ortasında bir kaç gün hava çok ısındı diye dengelemek adına diğer birkaç gün çok soğuk yapmaz. Yazın hava soğuk geçti diye bunu dengelemek adına bir kaç gün cehennem sıcağı olmaz.


Aynı bunun gibi, siz de günün birinde akşam çok yedim diye ertesi gün aç kalmayın, ertesi gün vücudunuz ne kadar istiyorsa o kadar yiyin ama lütfen bir gün önce yaptığınız kaçamakları tekrarlamayın.


EĞER;

* Sabah aç uyanıyorsanız ve güzel bir kahvaltı yapıyorsanız,

* Aralarda acıkmamaya başlıyorsanız,

* Su içme isteği artıyor, susamaya başlıyorsanız,

* Tatlı isteğiniz azaldığını hissediyorsanız,

* Ekmeksiz, makarna, pilav olmadan doymaya başlıyorsanız,

* Gece acıkmıyor, bir şeyler atıştırma ihtiyacı duymuyorsanız,

* Gece rahat uyuyor ve sabah dinç kalkıyorsanız,

* Hareketlerinizin kolaylaştığını hissediyorsanız her şey yolundadır, korkmayın.

Bedenimiz orjinaline dönmeye başladı demektir. Bu uzun süreçte hepinize başarılar.




EK BİLGİ : YEMEK YEMEK BAĞIMLILIK HALİNDE İSE GEREĞİNDEN FAZLA VE SÜREKLİ YEME EĞİLİMİ ; Olası Neden: Kendinden kaçmak. Korku. Kendini sevmeyi bilmemek.

Yeni Düşünce Modeli: Artık ne kadar harikulade bir varlık olduğumun farkına vardım. Kendimi sevmeyi ve haz almayı seçiyorum.
İştahsızlık: Kendi hayatından vazgeçme. Aşırı korku, kendinden nefret etme, kendini reddetme. ( eğer ki hayata karşı büyük korkularınız varsa, bir de kendinizden hoşnut değilseniz iştahınızın kesilmesi hiç de olasılık dışı bir olay olmayacaktır)UZUN SÜREN İŞTAHSIZLIKTAN SONRA GELEN İŞTAH KİLO NEDENİDİR VÜCUD KENDİNİ KORUMAYA ALMAK İÇİN GELEN BESİNİ YAĞA ÇEVİRİR . AÇ KALMAMAYA ÖZEN GÖSTERİN


Aşırı Kilo: Hayattan korkma. İncinme, aşağılanma, eleştiri veya cinsellikten korunma ihtiyacı duyma, duygulardan kaçmak güvensizlik. Doyum arama.

BİRİLERİNİN ENERJİNİ ALIP GİTMESİNE İZİN VERME







*Çevrene pozitif enerji yayan biriysen eğer daha dikkatli olacaksın. Kafalarında yarattıkları saçma bir dünyayı senin kafana geçirerek enerjini çalmalarına izin vermeyeceksin.


*Hayatta sadece sorunları oldugunu düşünenleri anlamak zorunda bırakmayacaksın kendini.Hayatın gerçek bir mucize oldugunu, şiir gibi güzellikleri bağrında taşıdıgını, hayatın her insana bir şekilde gülümsedigini anlamayanlarla ugraşmayacaksın.

İlişkilerinde sadece sorunlarını dile getiren, yaşadıkları onca güzelliği yok sayan insanlara bir dakikanı bile ayırmayacaksın.
*Hakkında hiç bir şey bilmedikleri halde konuşmaya kalkanları susturacaksın.

Degerinin farkında olmayanlardan uzak duracaksın. Degerini bilerek yok saymaya çalışanlara ise haddini bildireceksin.
*Fındık kabugunu doldurmayan işlerle boguşmanı saglamaya çalışan insanları sileceksin defterinden.

*Gülüşlerini çalmaya kalkanları çıkaracaksın hayatından.
İlişkileri bir yük haline getirenleri uzaklaştıracaksın yanından ve ilişkinin mutluluk getirmesi gerektigini yazacaksın kafana.
*Velhasıl, onca yılını vererek ışıl ışıl bir enerji deposuna çevirdigin beynini düşünerek, beyinsizlere ezdirmeyeceksin kendini..

Kalıcı Güzellik RUHTAdır



Önce kendi evinde başarılı‬ ol.
Allah’ ın yardımını iste‬ ve buna layık ol.
Dürüstlüğünden hiç bir zaman ödün verme.
İlgili kişileri unutma‬.
Bir yargıya varmadan önce her iki tarafı da dinle‬.
Başkalarına akıl danış‬.
Orada bulunmayan kimseleri savun‬.
İçten, ama kararlı‬ ol.
Her yıl yeni bir konuda yeterlilik kazan.
Yarının işini bugünden tasarla.
Beklerken elini çabuk tut.
Her zaman olumlu‬ bir tavır takın.
Mizah ve hoşgörü‬ anlayışını kaybetme.
Kişi olarak da, iş yerinde de düzenli‬ ol.
Hatalardan korkma; sadece o hataları yaratıcı‬‪‎yapıcı‬ ve düzeltici tepkiler gösterememekten kork.
Yanında çalışanların başarıya ulaşmalarını kolaylaştır.
Konuştuğunun iki katını dinle.
Bütün yeteneklerini ve çabalarını elindeki işe yönelt, bir sonraki işini ya da yükselmeyi dert etme.
William Rolfe Kerr

28 Mayıs 2015 Perşembe

Affet . . .


*****Affetmek*****

Affetmek.
Başkalarını affettiğimizde biz özgürleşiriz.
Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller.
Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir.
Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.
Affetmek insanı derinleştirir.
Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir.Çünkü affetmek bir seçimdir.
Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir.
Affetmek
bir süreçtir. Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.
Affetmeyi
seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır. Yani koşullu affetme yoktur.

Diğer insanın da sizi affetmesini, değişmesini veya sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin.
Affetmek bir seçimdir.
Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir.
Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık oluşturmayacaktır.
O acılar sizin acılarınız.
Affetmek kolay değildir.
Fakat özgürleşmek için gereklidir.

Çoğu insan affetmenin nefret ettiği kişiyi suçsuz ya da haklı bulduğu anlamına geleceğini sanır.
Oysa aaffetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrolü altında tutmasına son vermek demektir.

Affetmek, o kişiyi sevmek değil.
Affetmek, o kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
Affetmek, o kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
Affetmek, o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.
Affetmek, o kişiyi kucaklamak değil.
Affetmek, o kişiyi suçsuz bulmak değil.
Affetmek, o kişiyi hakli bulmak değil.
Affetmek, o kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.
Affetmek kırgınlığın, kızgınlığın, nefretin hapishanesinden özgürlüğe çıkmaktır.

Affetmek artık acıyı hissetmemektir.Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir.
“Duygusal unutma” affetmenin diğer adıdır.
İşte Bu yüzden AFFEDİN

https://www.facebook.com/guneskisiselgelisim/videos/vb.169634989724453/519084104779027/?type=3&theater

26 Mayıs 2015 Salı

Hastalık Sebepleri Teorisi





HASTALIK SEBEPLERİ TEORİSİ

Edgar Cayce Encyclopedia of Healing



CAYCE'nin hastalıklarla ilgili okumalarının hepsinde önemle üzerinde durulan nokta, her bir hastalığın ana sebebini tayin etmektir.
Onun izahları, yalnızca semptomları(hastalık belirtilerini) hafifletmek değil, bunun yerine yeni ve daha yapıcı alışkanlıklar ve tutumlar edinmemiz üzerinde odaklanmaktadır.

Okumaların çoğunda verilen tedaviler ya da ilaçlar kişilere özgü olduğundan, elde edilen sonuçlar, Cayce terapilerini tecrübe etmeye gönüllü olan doktorların gözetimi altında çalışılmış ve değerlendirilmiş olmalıdır. ARE Kliniğinin Müdürü olan Doktor William A.Mc.Garey, okumaları çalışmakta ve kendine özgü bazı tedaviler uygulamaktadır.

Okumaları analiz etmenin zorluğu, onların karmaşık niteliğinden kaynaklanmaktadır. Hatta bu okumaların, daha önce sözü edildiği gibi farklı rahatsızlıkları olan kişilere verilmiş olduğu apaçıktır. Bu çok karmaşıklık, yorum yapamama problemimize daha da katkıda bulunuyor ve farklı, özel bir rahatsızlığı olan kişilere tavsiye edilmiş birçok tedaviyle birleştirememe, ortak özellik bulamama zorluğu yaratıyor.

Okuyucular Cayce'nin, hastalık sebepleri için açıkça öne sürdüğü şu ortak paydaları fark edeceklerdir; yetersiz özümleme ve yetersiz boşaltım, yetersiz diyet, normal olmayan asit alkalik dengesi, belkemiğinde bulunan sublüksasyon [1] ve lezyonlar [2], sinir sisteminin dengesizliği-düzensizliği, bezsel bozukluk, stres, aşırı iş yükleme ve aşırı çaba, karma, vücut şekli ve enfeksiyon.

Sebeplerin benzerliğine rağmen tedaviler, bu rahatsızlıkların kendine, her bir kişiye ve tabi ki onların şikayetlerine göre ayrı ayrı düzenlenmiştir. Aşağıda, okumalarda sözü edilen bu sebeplerin kısa açıklamaları ile kıyaslamalarını bulacaksınız;

Yetersiz Özümleme
Normal bir özümleme, yeni hücre ve dokuların sürekli olarak yapılanması için gerekli enerjilere ve yapı materyallerine, tam ve devamlı bir kaynak teşkil eder. Yeniden yapılanma için gerekli olan kimyasal elementlerden biri dahi, sindirim ve diyet ile ya da farklı her bir cins hücre için gereken, belirli besinlere yeteri kadar dönüştürülmemiş ya da kullanılmamış olmasından dolayı vücuda sağlanamadığı zaman, yetersiz özümleme meydana gelir. Yetersiz özümlemeden dolayı oluşan hastalık, besin eksikliğinden kaynaklanır ve hücresel bozulmayla sonuçlanır.

Yetersiz Boşaltım
Şu bir gerçek ki, fiziksel denge ve sağlığın temelinde, normal boşaltımın esas öneme sahip olduğuna işaret eden Cayce okumalarında en çok sözü geçen hastalık sebebi, yetersiz boşaltımdır.

Boşaltım süreci bazı sebeplerle sekteye uğradığında, hastalık belirtilerinin pek çoğu ortaya çıkabilir. Okumalar, tüm istenmeyen maddelerin yeteri kadarının, tamamen vücuttan atılması işleminin, birçok boşaltım sisteminin denge ve koordinasyonu için çok önemli olduğunu açıklayan tıp bilimiyle aynı fikirdedir. Bunlar; bağırsak sistemi, böbrekler, idrar torbası (mesane), cilt yüzeyleri ve akciğerlerdir. Bu sistemlerden herhangi birinde bir dengesizlik oluştuğu zaman, boşaltım süreci yavaşlar ve sonuçta, en altta bulunan hücresel seviyede yeniden yapılanmayı engelleyerek vücudun tüm sistem ve bölümlerini tehlikeye atacak zehirli artıkların( toksinlerin) birikmesine sebep olur.

Diyet
Cayce'nin dokuz bin fiziksel okumasının neredeyse tümü, diyet tavsiyelerini içerir. Bu bilgi çokluğu şu mesajı açıkça dile getiriyor: Yeme alışkanlıkları, ya sağlığın kaynağı ya da bedensel dengesizliklerin ve hastalığın kaçınılmaz sebebidir. "Aşırıcı (müfrit)" veya "bir diyet kölesi" şeklindeki ifadelerle engellenmesine rağmen çoğu zaman Cayce, diyet üzerindeki değişmeyen önerilerini büyük bir özen ve titizlikle sürdürdü. Vücudun ihtiyacı karbonhidratlar, proteinler, minareler ve vitaminler formundaki besinlerle büyük ölçüde karşılanır ve bunlar kolayca sindirilir ve özümlenir, boşaltıma yeterince yardım eder, sistemik dengeyi sürdürür ve hücresel yenilenme (yapılanma) için gerekli materyali sağlarlar. Cayce, tüm bu gereksinimleri sağladıkları için özellikle sebze ve meyveleri övmekte; bunun yanı sıra sindirimi zor olan, boşaltımı yavaşlatıp metabolizmanın dengesini bozan, aralarına bonbon şekeri ve keki de kattığı, gıdadan yoksun yiyecekleri "vücuda engel olan şeyler" olarak nitelendirmektedir.



[1] Tam olmayan çıkık
[2] Sakatlık, maraz, bozukluk; bir dokunun yapı veya vazifesinin patolojik bir sebeple arızaya uğraması


HASTALIK SEBEPLERİ TEORİSİ
2.Bölüm

Normal Olmayan Asit-Alkalik Dengesi
Sağlam bir bünye, biyokimyasal asit-alkalik dengesini sürdürmek için sürekli bir çaba sarf eder. Bir düzen içerisinde sağlığını ve yaşamını sürdürmesi için her bir hücre, kendi bileşiminde bulunan asitlik ve alkanite arasındaki ilişkiyi, bir düzen içerisinde muhafaza etmek zorundadır. İki hücre arasında bir sıvı ile oluşan bu ikili kompozisyon, hücreden hücreye pozitif ve negatif elektriksel impulsların iletimi için gerekli, temel bir maddedir; tıpkı sinir impulsları ile beyin ve beden arasındaki iletişimde olduğu gibi. Elektriksel enerji, hücre içinde etkileşimde bulunur ve hem besleyici hem de oksit (zehirli) sıvıların oksidasyonu ile açığa çıkar.
Bir asitlik ya da alkanite fazlalığı, bu süreci engellemekte ve toksinitenin yüksek seviyede olması hastalıklara karşı daha fazla hassasiyet kazanılması (hastalığa müsait hale gelmesine)ve tüm beden üzerindeki enerji seviyelerinin düşmesi ile sonuçlanmaktadır.

Belkemiği Sublüksasyonları ve Lezyonları
Belkemiğinde bulunan bir sublüksasyon, omurganın bir ya da daha çok sayıda omurunun kısmi ya da tam olmayan bir çıkığıdır. Belkemiğine ait lezyon, dokulara zarar veren, omurgaya ait bir zarardır ve genellikle bir sublüksasyonla birlikte anılır.

Sublüksasyon ve lezyonlar, benzer şekilde zararlı etkilere sahip olabilirler. Omur yuvası sinir hücreleri, vücudun hemen hemen her yerinde olduğundan her iki türden herhangi bir mekanik travma, ya da otonom sinir sistemi ya da ekstremitelerden (eller ve ayaklardan) dönerek direkt olarak sinir sistemi üzerinde basınç yapmaktadır. Bu ise bu sinirlerle beslenen, vücudun belirli bölgelerine giden sinir impulslarını bloke edecektir. Bunun sonuçları arasında sıvıların normal boşalmasını (akmasını) önleme, dolaşımın tedrici yavaşlaması ve hem yerel hem de sempatik ya da uyaranın tatbik edildiği yerden başka bir yerde meydana gelen ağrı da yer alır. Bu sebeple sublüksasyon ve lezyonlar, fıziksel stres yüzünden bir "sonuç" olabileceği gibi, "sebep" de olabilirler. Okumalarda verilen tipik sebepler, hasar ve burkulmalardır.

Sinir Sisteminin Dengesizliği-Düzensizliği
Vücudumuz, şuurlu mekanizma ile şuurdışı fonksiyonlarımızı kontrol eden enerjiler ve impulsları pürüzsüzce çalıştıran sinir sistemine güvenmektedir. Bu fonksiyonlar arasında nefes alma, kalp atışı, kan dolaşımı ve lenf ile bezlerin düzenli çalışması, sindirim, besinlerin özümlenmesi ve artık maddelerin boşaltımı yer alır ki tüm bunlar, her yaşayan hücrenin gereksinimi olan, yeniden yapılanma gereçleridir. Sinir hücrelerinin sırayla kendi fonksiyonlarını yerine getirmeleri, bu sürece bağlıdır. Sinir sisteminin sağlıklı bir sürekliliği için, vücudun bütün hücrelerinin sinir hücreleri de buna dahildir yeniden yapılanması için gerekli olan ve özlerin bezleriyle salgıladıkları belli başlı bazı besinlerin özümlenmesine ihtiyaç duyulur. Sinir sistemini bir bütün olarak ele alırsak, üç ana alt bölüme ayrılır: Serebrospinal (beyincik ve omurilikle ilgili), otonom ve duyumsal sistemler.

Serebrospinal sistem; bilinçli hareketler ile ses telleri gibi bilinçli olarak kontrol edilen bazı organlar, omurilik ve beynin uyum içinde çalışmasını kontrol eder. Belkemiği (omurga) baştan sona; yedi tane boyun omuru, on iki tane göğse ve sırta ait omur, beş tane bele ait omur ile kuyruksokumu kemiğine ait, erimiş segmentleri içerir. Her bir omur; sinir veya lenf düğümüne ait bölümün sinir hücrelerinden, vücudun belirli bölgelerine kadar idare ettiği yerdir.

Otonom sistem, bedenin bilinçli kontrolü olmayan fonksiyonlarına ait organları "otomatik olarak" düzenler. Cayce bunu, "sempatik" sistem olarak adlandırırken Dr. Mc Garey, "bilinçsiz zekanın sinir sistemi" demektedir. Tıp bilimi bu sistemi iki alt bölüme daha ayırmaktadır: sempatik ve parasempatik. İkisi birlikte bedenin, içimizden ve dışarıdan gelen çok şiddetli arzuları dengelemek üzere tepki vermesinde yardımcı bir kontrol ve dengeleme sistemi görevi yaparlar. Sistemin sempatik kısmı, bir uyarıcı etkiye sahiptir (Örneğin, adrenal bezlerini harekete geçirir); parasempatik sistem, vücudun aşırılıkları ivmelendirmesine engel olur.

Duyumsal sistem, görme, koklama, duyma, dokunma ve tad alma işlevi gören duyumsal organlar da içinde bulunmak üzere vücudun tüm bölümlerinden bilgi alır ve beyne bu mesajları iletir. Ayrıca beyinden, kasları yöneten motor (hareket ettirici) sinirlere mesaj iletir. Bir motor siniri ve onun alt lifleri, binlerce kas lifi üzerinde kontrol sahibi olabilir. Kısaca, üç sinir sisteminin uyum halinde fonksiyon görmesi, fiziksel ve psikolojik sağlığın asıl temelini oluşturur.

Dolaşım Sisteminin Dengesizliği - Düzensizliği
Kanın bu organizma içinde akması, doku ve organlara besin sağlama fonksiyonu ile atık maddeleri boşaltmayı düzenler. Düzensiz bir boşaltım sistemi, kan vücudun tüm bölümlerine serbestçe akmadığı zaman bundan etkilenmiş bölgelerin özel fonksiyonunu gerçekleştirmesine engel olma şeklinde ortaya çıkar. Bir bütün olarak dolaşım sisteminin kontrolü, sempatik ya da otonom sinir sistemi tarafından yürütülür. Fonksiyonları arasında, çok aşağı ya da yüksek seviyeler arasındaki dolaşımı koordine etmek ve düzenlemek; pıhtılaşmayı düzenleyen trombositlerin kontrolü ve sürekliliğini temin etmek; toplardamarlar ve arter duvarlarının entegrasyonunu kontrol eden özlerin üretimi de bulunmaktadır.

Cayce, dolaşım dengesizlikleri oluşumunda esas olan bir dizi faktör buldu. Bunlar arasında karaciğer, dalak ve kan dolaşımı içinde bazı özlerin yeniden absorbe edilmesinin (emilmesinin) ve sonucunda toksinite ile sonuçlanan bu olayın sürmesini temin eden pankreas içinde bulunan atık madde ve toksinleri biriktirmek; hepatik (karaciğere ait) dolaşımın kendisinden kaynaklanan ya da birbiriyle bağlantılı diğer çok sayıda sebebin oluşabileceği böbrekler ve karaciğerin birlikte etkileşimi sonucunda ortaya çıkan rahatsızlıklar; hem gerekli besinleri sağlamakta başarısızlığa sebep olduğu, hem de boşaltım sisteminin fonksiyonlarına engel olabildiği için yetersiz bir diyet; dolaşımın engellenmesi ya da kişinin uyuşukluğuyla sonuçlanan fiziksel ya da mantal (düşünsel) aşırı yüklenme; yaralanma, stres ve baskı yapan diğer faktörlerden dolayı omurga içindeki omurların düzenlenmiş olması ile sublüksasyonlar ya da omurganın herhangi bir bölgesindeki lezyonlar, hem sinir impulslarını hem de vücudun dolaşıma ait bazı bölümlerini engelleyen diğer faktörler de yer alır.

Bezsel Bozukluk, Dengesizlik ve Düzensizlik
Bir bez, kandaki belli bazı elementleri ayıran ve adrenalin gibi vücudun kullanımı için artık işe yaramayan madde formunda salgılar üreten bir organdır. Bazı bezlerin kanalı (borusu) vardır ve bir organa boşalırlar; diğerleri ise kanalsızdır, endokrin bezidir ya da kanalıdırlar ve salgılarını direkt olarak kan dolaşımına akıtırlar. Cayce, hepsinin içinde yedi endokrin (iç salgı) bezini bir tutmaktadır; yumurtalık ve testis gibi tohum hücresi meydana getiren bezlerden bazıları, leydig hücreleri ile timus ve beyin epifizi bezleri.

Ezoterik yönden bakarsak Cayce, birçokları arasında endokrin bezlerini ayırarak onları ruhun hafıza merkezi (mekanı), karmanın taşıyıcıları ve ruhun gelişimi için gerekli dersler olarak nitelemektedir. Buna uygun şekilde bu bezleri, enerji kuşakları merkezleri olarak göz önünde tutulmakta ve hem spiritüel uyumlanma hem de fiziksel dengeyi kontrol etmektedir. Böylece onların büyük rolü, çeşitli seviyelerde denge ve sağlık içindir

Bezlerin diğer bir hayati fonksiyonu da, hücrelerin kendini yenilemesi için gereken özleri salgılamaktır. Bu fonksiyonun engellenmesi, pek çok sebepten dolayı ortaya çıkar ki, her biri dengesizliğin belli türlerine eğilimi olanların civarında oluşur. Cayce'ye göre bezsel dengesizlik, bedendeki minareller ve besinlerin yokluğu ya da azlığına dayandırılabilir.
Bunlar arasında iyot desteğinin yetersizliği, tiroid bezine özel bir ihtiyacı olan mineral ve sinirlerin normal fonksiyonunu yerine getirebilmesi için gerekli bir hormonun eksikliğinin temel sebebi olan altın eksikliği(ya da yokluğu), bezsel dokular üzerinde harekete geçirici etkiye sahip vitaminlerin eksikliği yer alıyor.


HASTALIK SEBEPLERİ TEORİSİ
3.Bölüm

Stres, Aşırı İş Yüklenme ve Aşırı Çaba
Cayce vücuda aşırı yüklenme hakkında, birçok düşünsel ve fiziksel rahatsızlığın "başlangıç ya da buna iştirak eden sebebi" olarak söz etti.
Genel olarak fiziksel aşırı yüklenme, aşırı çalışmaktan ve dolaysıyla aşırı çaba, rahatlama için elverişli zaman ve uykunun yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bundan anlaşılabileceği gibi organizma, yetersiz diyetten ya da halen mevcut olan bazı fiziksel dengesizlikten dolayı zaten tükenmişse, aşırı yüklenme kolayca oluşur. Eğer stres mantal kaynaklı ise, üzüntü, endişe, panik gibi heyecanlar ve öfkenin sıkça yaşanmakta olduğundan rahatlıkla söz edilebilir. Negatif heyecanlar ise aşırı yorgunluk, gerilmiş kaslar ile özümleme ve boşaltım süreci problemlerini başlatabilir.
Bunu takiben vücut güçsüzleşmiş ve tükenmiş hale gelebilir; sonuçta, bezsel sistem tarafından oluşturulmuş toksinler, lenf dolaşımına karışarak kan basıncının yoğunlaşması ile asitlik oranının daha yükselmesine ve kanalları elimine etme işleminde kilitlenmeye neden olur. Bu durumda vücudun direnci düşer ve "rahatsızlık", ortaya çıkmak üzere eli kulağında bekler.


Karma, Düşünceler ve Hisler
Edgar Cayce okumaları, hastalık sebepleri ile sağlığın kökeni hakkında; kişiliğimizin fizikselden mantal ve spiritüele uzanan etkileri hakkında açık bir mesaj veriyor. "Mantal durum, hisler ve karma kanunu; düşünce, beden ve ruha etki eder."
Okumalardaki diğer bir temel kavram ise birer birer her insanın, bütün hayatını ve sağlığını Kaynak'ının bir parçası olan bir canı ya da ruhu bedenlendirmekte olduğudur. Okumalar, bu Kaynağı tanımlamak için şu birkaç terimi kullanmıştır: Yaratıcı Güç, Evrensel Güç (ler), Tanrı
Okuması yapılan her bir birey zihin, beden ve ruhun üçlemi içinde olan bir "varlık"olarak tanımlanmıştır. Okumalar, vücudun öğelerinin aralarında tam uyum ve dengeli işbirliği (çalışma) içinde çalışması için gerekli fiziksel sağlığı tanımlamakta; böylece önce sağlığımızı korumak, sonra da rahatsızlıkları hafifletmek (dindirmek) için bu üç yönümüz arasında ikili uyum içinde olmamız gerektiğini vurgulamaktadır.

Beden, zihin ve ruh fiziksel güçler arasında birdir; beden gerçekten, (içimizde) yaşayan Tanrı 'nın tapınağıdır. Her bir varlıkta, bu evrensel Güç'ün parçası olan bir bölüm mevcuttur. Her şey (herkes) birlikte çalışmalı ve düzeni sağlamalıdır. (15931)

Her mesajın içerdiği, dikkati çeken anlamlardan biri, ruhun vücudun maddesel organları olarak fiziksel varlığın bir parçasının tamamlayıcısı olduğudur. Her bir parçamızın tüm hayatı yaratan, sonsuz ve İlahi Evrensel Güç'ün bir parçası olduğu da aynı derecede önemli bir kavramdır.

Madde içine inmek, ruhta en başta tasarlanmış olan şeydir. (33952)

Cayce ruhun, kendini ortaya koymak amacıyla madde alemine inip beden ve zihin olarak görünür hale geldiğini ortaya koyuyor; bu sadece bir kez değil, birbiri ardına devam eden yaşamlar boyunca sürüyor. Farklı zihinler ve bedenlerin deneyimi, (bireysel) ruhun Spiritüel Kaynak'la gittikçe daha çok uyumlanarak akort olmasını kolaylaştırır.
Cayce'ye göre Karma Kanunu; düşünceler, hisler ve hareketler ile özellikle bir hayattan ötekine taşıdığımız etki ve sebepleri öne sürüyor:
Taşınan karma, sebep ve sonuç olarak sadece bir maddesel deneyimde de var olabilir. (298121)

Bir varlık, Tanrı'yla tam bir uyum haline erişene kadar andan ana, saatten saate ve bir yaşam sürecinden diğerine kadar Karma Yasası işler. Maddesel yaşam içerisindeki her tecrübe karma oluşturur ki Cayce bunu, "Kendimizle sürekli olarak karşı karşıya olma" şeklinde niteliyor. Karmayla ilgili daha fazla açıklama için Cayce sık sık, İncil'deki Pavlus pasajında geçen şu bölümden söz ederdi: "Bir insan, ne ekerse, onu biçer."

Psikosomatik Hastalıklar
Kendimizle sürekli olarak karşı karşıya olduğumuz ve ektiklerimizi biçtiğimizden dolayı; davranışlarımız, zihinsel ve ruhsal karşılıklar fiziksel rahatsızlıklarımızı oluşturur. Tutumların etkisi ve bedensel heyecanlar çok sık ortaya çıkar. Öfke, baş ağrısı ya da hazımsızlık yapar; depresyon, genel bir çöküntüyle sonuçlanır; heyecansal karışıklık ise nefes darlığına ilişkin koşulların patlak vermesine sebep olur. Cayce, beden üzerinde direkt etkiye sahip olan tutum ve hislerin pek çok örneğini verdi:

Emin olun ki tutumlar vücudun fiziksel kondisyonunu sık sık etkiler. Kimse, mide ya da karaciğer rahatsızlığı çekmeksizin komşusundan nefret edemez. Kimse sindirim ve kalp rahatsızlığı ile perişan olmaksızın başka birini kıskanamaz ve ona kızamaz. (40211)

Geçen yüzyıl içinde, bedensel rahatsızlıklar ile düşünsel tutum ve heyecanların ilişkisi, tıp bilimi tarafından tedricen tanınmış ve üzerinde çalışılmıştır. Bilim bu ilişkiyi, Yunancada zihin (akıl) anlamına gelen "soma" kelimelerinden türeyen "psikosomatik" terimi ile adlandırmaktadır.
Cayce okumaları bezlerin, duyusal ve sinir sistemlerinden gelen impulslarla salgılar ürettiği üzerine kuruludur. Öfke, kin, kavga, nefret, kendi kendini yerine, düşmanlık ve bununla bağlantılı sinir (zihin) gerginlikleri; bezsel sistemden boşalma zehirli atıkların boşalmasına, bedensel enerjilerin tükenerek boşaltımın tıkanması ve sistemin genel olarak hastalığa hazır hale gelmesine neden olmaktadır. Bu açıdan bakılırsa maddesel olmayan düşünce ve hisler, fiziksel beden ile onun fiziksel olmayan yönü arasında organik bir bağ şeklinde maddesel bir "kılavuz" olarak sinir ve bezleri yönlendirmektedir. Okumalar hisleri zihin, beden ve ruh arasındaki ikili vibrasyonel iletişimi sağlama eylemini gerçekleştiren ve sinir sisteminde hayatın "sağlıklı ışıltısı" olarak tanımlamaktadır.

Duyumsal güçler ve sinir merkezleri, sonu olan ile sonsuz olan arasında bir geçiş iken, insan neden sonsuzluğun güzelliğine kendi bedensel güçlerini katmaz ve kendini Tanrı 'ya kabul ettirmeye çalışmaz; görevi bu iken, neden bundan utanır? (36971)

Her hastalık, "kendimizle karşı karşıya olma" hali içinde, bir varlığın ayrılmaz üçlemi olan beden, zihin ve ruhun etkileşimi altında ortaya çıkar. En yaygın ve genel hastalık olan nezle bile, düşünsel ve duygusal değişim ile birlikte şu spritüel dersin öğrenilmesini gerektirir.

Böylece delice bir öfkeden dolayı kötü bir nezleye yakalanabilirsiniz. Başka birini azarlarsanız; bu kişi karınız bile olsa, nezle olabilirsiniz. Nezle iken akan burnunuzu tıkamayın ve akmasına izin verin! Küsmek yerine, sevin! (28844)

Karmaya ait olan şeyler belki, doğuştan gelen arızalar için de bir referans noktası oluşturabilir. Okumalara göre pek çok rahatsızlık (en azından bir bölümü), doğuştan ya da vücudun zayıflığından kaynaklanır. Bu durumların çoğunda Cayce, ya gebelik süresince ya da doğum sancıları ile doğum esnasında, yanlışlıkla zedelenme olabileceğine dayandırıyordu. Okumaların küçük bir kısmı ise, annenin beslenmeye yeterince dikkat etmeyişi ve gebelik boyunca, olması gereken tutumları edinmeyişinin sonuçları olduğuna işaret ediyor.

Diğer durumlarda, "doğuştan gelen arızalar" ve "karma" terimleri birbirinin yerine kullanılmıştır ki doğuştan gelen problemler, yaklaşım ve tedavi açısından karmik olarak değerlendiriliyor. Bu görünüm içinde suçlu anne-babanın özgürleşmesi, genellikle doğum arazlarıyla doğan bir çocuğu çağrıştırıyor. Bu, şu demek oluyor: özel bir maksatla bu durumu seçer ki bu her zaman sevgi, sabır ile çocuğun "istisnai (ender)" biri olmasına sebep olan ve taşınmakta olduğu, kendinde eksik olan ihtiyaçlarını geliştirmek istemesindendir.

Enfeksiyon
Bu kısaca, bir beden içinde mantar, bakteri ya da tek hücreli mikro organizmaların parazit olarak barındırılması veya bir organizmadan diğerine hastalığın bulaşması olarak açıklanmıştır. Zayıflamış halde iken bir kere yakalandığı zaman, enfeksiyon kontrol edilmezse hızla yayılır. Yaygın hastalık olan nezleye nasıl yakalanıldığı örneğin; Cayce'nin "enfeksiyonal güçler" diye adlandırdığı şeylere karşı dayanma gücünün nasıl düşürülmüş olabileceği ve bedenin nasıl çabuk etkilenir olduğunu gösteriyor.

Nezle olmaya sebep olan faktörler, çoğunlukla gerginlik ve aşırı iş yüklenmeyle beraber yetersiz beslenme olmaktadır ki bu; bünyenin, yorgunluk ve hastalıkla mücadele edebilecek seviyeye çıkamamasından dolayıdır. Negatif tavır ve düşünceler bu durumda, hayati enerjilerin daha fazla tükenmesine yol açar. Sistemin asit-alkalik dengesi bozulmuşsa beden, aşırı asit üretmeye başlar ve nezle ortaya çıkar.
Cayce'ye göre benzer sebep ve sonuç zinciri, vücudu diğer problemlere de hazırlayabilir. Bir keresinde Cayce, lenfatik rahatsızlık ile sonuçlanan hastalıkların sırayla; kolitten [3] nezleye, su tutma ve bağırsak gribine doğru nasıl seyrettiğini söylemişti. Frengi, bir spiril [4] organizmasına; irinli dişeti hastalığı, özel bir mikroba ve medura, bir mantar enfeksiyonuna atfedilir. Cilt enfeksiyonu da skleroderminin [5] ana sebeplerden biri olarak göz önünde bulundurulmuştur.

Bir yerde bir enfeksiyon oluştuğu zaman Cayce sık sık, hastalık sonrası rahatsızlıkların yenildiğini ve bunun çoğunlukla daha önceden var olmayan bazı hassasiyetler şeklinde oluştuğunu özellikle söyledi. Ve zayıflık (güçsüzlük) hastalığa karşı hassasiyeti arttırdığı için okumalar, bir enfeksiyonun etkilerini organizmadan tamamen temizlemenin önemini vurgulamıştır.


[3] Kolit: Kalın bağırsak iltihabı
[4] Spiril: Helezon şeklinde gram-negatif hareketli bir bakteri cinsi
[5] Sklerodermi: Yaşlılarda derinin kalınlaşması

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Farkındalığın Ötesi Uyanış Kursu






Bağlantılarınızdan ve gereksinimlerinizden kurtulursanız MUCİZEyi yaratabilirsiniz.Bie şeye bağlandığınızda ,birşeyin bağımlısı olduğunuzda,birşeyin olmasını istediğinizde,onu öteleyen bir ENERJİde oluşturmuş olursunuz.Bir şeyi çok istemek ,birşeye çok ihtiyaç duymak onun olmama nedenidir. Sahip olmak istediğiniz şeyle ilgili daha esnek bir tavır sergilediğinizde SEVECEN,YANSIZ,YANLIZCA İSTEM dolu bir ENERJİ oluşturursunuz . Büyük bir olasılıkla ,böylesine esnek davrandığınız için dileğiniz yaşamınızdaki yeri kolayca alır


Birinci Aşama: Mağduriyet,



İkinci Aşama: Güç Kazanma,



Üçüncü Aşama: Teslimiyet



Dördüncü Aşama: Uyanış.



Çekim yasası ve bilinçaltı konularına ilgi duyan ya da duymayan herkesin alıp okumasını tavsiye ettiğim bir kitap.



Kendiniz keşifte faydalı olacağını düşündüğüm kitaptan bir bölümü burada paylaşmak istiyorum.



****************************************************



Siz Sorunun İçindesiniz.



Kimileri soru sorar ve çoğu kez aynı soruları yineler. Şu kişiyi, şu nesneyi, şu sorunu yaşamımdan nasıl çıkarırım? Dr. Hew Len onlara şöyle der, “Bir sorunuz olduğunda sizin de orada bulunduğunuzu fark ettiniz mi?” Siz de oradasınız. Sorunun içindesiniz. Böyle olmadığını sanıyorsunuz. Bir kez daha mağduriyet bilincine geri dönüyorsunuz.
İlk üç aşamada arada bir mağduriyet hissine kapılmak, güçlendiğini duyumsamak ya da teslimiyet içerisine girmek son derece mümkün. Sürekli olarak uyanık ve bilinçli davranmak ve sürekli arınmak zorundasınız. Dr. Hew Len bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Sürekli olarak orada bulunduğunuzun hiç farkına vardınız mı? Yakındığınız her ne olursa olsun siz oradasınız. Her yakınmanızda ortaya çıkan ortak unsur sizsiniz.”
Sonra sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bunu yaratan sizsiniz. Eğer kendi gerçeğinizi yarattığınızı düşüyorsanız, bu sizin gerçeğinizdir. Bunu siz yarattınız.”
Öyleyse ne yapmamız gerek? “Bu duyguyu ele alın. Yakınmanızı ele alın. Onu içinizde tutmayın. Bir başkasına, bir başka binaya veya kuruma ya da yakındığınız kişiye aktarmayın. Onu ilahi varlığa havale edin.”



İlahi Varlığa Havale Etmek;

Dualarınızla onu ilahi varlığa havale edin. Bir kez daha şöyle söyleyin.: “ Üzgünüm. Bunu kendim oluşturduğumu hiç bilmiyordum ama bu oldu ve bir şekilde ben bunun içinde yer aldım. Lütfen beni affet, çünkü bunun bilincinde değildim. Bunu oluşturacak bu gerçeği yaratacak ne yaptığımı bilmiyorum. Teşekkür ederim. Hayatta olduğum için teşekkür ederim. Beni dinlediğin için teşekkür ederim. Bunla ilgilendiğin için teşekkür ederim. İlahi varlık olduğun için ve beni mucizevi bir şekilde soluk alan, yaşayan bir varlığa dönüştürdüğün için teşekkür ederim.” Ve sözlerinizi “Seni Seviyorum” diye bitirin.

Kesinlikle inanıyorum ki eğer tüm içtenliğinizle “ seni seviyorum” der ve ilahi varlığın sizi dinlediğine inanırsanız, büyük bir mutluluğa kavuşursunuz. Gözleriniz yaşlarla dolduğunda ve “Yaşam ne kadar büyük bir armağan. Şu anda burada olmak, bu sürece katılmak, farkında lığa kavuşmak ne muazzam armağan. Bu ne büyük bir armağan. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.” Dediğinizde büyük bir mutluluğu tadarsınız. Bundan minnet duyar ve beklide “Minnettarım” dersiniz. Bu sevgi dolu sürece girdiğiniz zaman aslında ilahi varlıkla bütünleşmektesiniz. İlahi varlığı tanımlayan tek sözcük varsa o da sevgidir.

Bu Sizin Hatanız değil, Ama …

Dr. Hew len’in Self I-denity Hooponopono yöntemi ve teslimiyet düşüncesi üzerine sonsuza kadar konuşabilirim ama sizin anlamanızı istediğim tek şey yaşamınızda her ne olursa olsun, bunun sorumluluğunu üstlenmeniz gerektiğidir. Bu bir suçlama değil. Bunun için dövünmeniz gerekmez. Bu durumu açıklamada en sevdiğim söz şudur: “Bu sizin hatanız değil ama sizin sorumluluğunuzdur.”

Bu sizin hatanız değil ama bundan sorumlu olan sizsiniz. Bununla başa çıkmanın en iyi yolu teslimiyettir. Soruna teslim olun. Onu ilahi varlığa havale edip şöyle deyin: “Üzgünüm. Lütfen beni affet. Teşekkür ederim. Seni seviyorum. Üzgünüm. Lütfen beni affet. Teşekkür ederim. Seni seviyorum.”


Her Şeyi Denetim Altına Alamazsınız!

Bunun üzerinde biraz duralım. Neden denetimi elden bırakmak isteyesiniz? Her şeyi denetleyemediğiniz için. Evreni denetleyemezsiniz. Yaşamınızdaki her şeyi denetleyemezsiniz. Bunu zaten denediniz ve eğer kendinize karşı dürüst olursanız, bunun pek işe yaramadığını görürsünüz. Bundan vazgeçmeniz gerek. Teslim olmalısınız ama bunun olumsuz bir yanı yok, çünkü hala egoya sahipsiniz.

Egonuzu sizinle beraber olmaya devam edecek. Aslında egonuz bir var oluş aracı. Sizi gün boyu yönlendirmek ve duvarlara toslamanızı engelleyip doğru kapıdan geçmenizi sağlamak için var. Ama şunu da öğrendim: Egonuz ve bilinciniz bir teslimiyet duygusu içinde size daha iyi bir yaşam sağlamak için evrenden isteklerde bulunabilir. Buradaki sorun, denetlemeye kalkıştığınız zaman, egonuzun devreye girmesi; oysa egonuz evrenin tümünü göremez. Asıl sorun bundan kaynaklanıyor.


Gözleriniz yukarıya çevirin ve “Üzgünüm. Bu duyguya neden kapıldığımı bilmiyorum. Neden böyle karşı çıktığımı ve olumsuz düşündüğümü bilmiyorum. Lütfen bunun için beni affet. Bunun hayatıma nasıl karıştığın bilmiyorum. Bununla ilgilendiğin için teşekkür ederim. Beni dinlediğin için teşekkür ederim. Seni seviyorum.” deyin.

Başlangıçta bunları içinizden gelerek söylemiyor olabilirsiniz ama söylemeyi sürdürdükçe, özellikle teslimiyet sonuçlarını görmeye başladığınızda, farkındalık oluşturan üçüncü aşamaya girdikçe, bunu daha fazla yapmak isteyecek ve şu anda bunu yapmanın mutluluğunu hissedeceksiniz.





Joe Vitale

17 Mayıs 2015 Pazar

Biri hakkında düşündüğün düşünce sahibini kolay bırakmaz..

                                Biri hakkında düşündüğün düşünce sahibini kolay bırakmaz..

Hastalığın El Haritası Bedenin Anlatımı MİGREN

MİGREN
Hastalık vücudda zihinsel bedensel ve ruhsal olarak oluşur bu üç faktör birleştiğinde bir hastalık oluşur . Hastalığı oluşturan üç faktörden biri kırılırsa hastalıkta iyileşme başlar .Ruhsal neden dönüştüğünde hastalık İYİLEŞİR.Migrenin bir çok nedeni olduğu gibi ,bir çok türüde mevcuttur .
Temelinde mükemmeliyetçilik (Herşey en iyisi ile olsun. herşey harika olmalı. Ben yapmazsam olmaz.) Abartılı bir kontrol isteği.Uzun yıllar migren tedavisi görmüş biri olarak söyleyebilirim ki ; lavanta yağı damlatılmış bir yastık ile karanlık sessiz bir odada bir süre dinlenmek kriz sırasında en büyük yardımcınız olacaktır.Şifa tekniği biliyorsanız gözlere ve başın arka kısmına enerji verebilirsiniz.

Güneş Mine Güleş


Olası Neden: Köşede sıkışıp kalma duygusu. Cinsel korkular. Mükemmelliyetçilik.

Yeni Düşünce Modeli: Hayatın akışına kendimi bırakıyorum. Hayat benim hayatım.


Tedavide tamamlayıcı yöntemdir.Tıbbi bilgi değildir hastalıklarınızda lütfen doktora danışınız .
Kaynaklar: Louse l. Hay/ Düşünce Gücü İle Tedavi

Yaşam Enerjisi Güçlendirme Atolye Çalışması 1

YAŞAM ENERJİSİ GÜÇLENDİRME ATOLYE ÇALIŞMASI
5 senelik terapistlik hayatım boyunca karşıma en çok çıkan sorunlarda kullandığım terapi tekniklerinin uygulamalı anlatım çalışmasıdır.
YAŞAM ENERJİSİ ATÖLYE ÇALIŞMASINDAN sonra neler oluyor? 
* Ruhsal olarak daha iyi korunmayı öğrenerek,
* Yaşarken adlandıramadığımız olayları tanılayarak:
* Bildiğiniz bilmediğiniz suçluluk duygularını temizlemeyi ( Ki hayatta birçok şeye sahip olamamanın altından Suçluluk = Hak etmiyorum çıkar)
* Başarı ile barışmayı (inanç kodlarını değiştirerek)
* Spiritüel en büyük değer olan kendini sevmeyi
* Yaratıcı üretici enerjiyi daha iyi kullanmayı
* Sevgi ile yeniye yer açmayı
* Affetmenin ve Özgürleşmenin gücünü ve beraberinde güzelliğini
* İçinizdeki kadın / erkek resmi yüzeye çıkarmayı
* Cinselliğinizi kabullenip kucaklamayı
* Kadınların aylık döngü enerjilerini verimli kullanabilmelerini
* Bilmediğiniz yetenekleriniz ortaya çıkarmayı
* Bildiğiniz fakat tam kapasite ile kullanamadığınız yetenekleriniz net ve tam kullanılacak hale getirmeyi
* Size ait olmayan yükleri bırakmayı uygulamalı güzel bir sohbet ortamında gerçekleştireceğiz.
Gelin birlikte, insana dair, kadına dair, yaşama dair, büyümeye dair, şifaya dair, yaratıma dair, her şeyi paylaşalımYüreğinizin ruhunuzun güneşi doğması dileği ile,
Sevgi Şifa ile

Duygusal Özgürlşeme Tekniği Video

EFT’nin uygulaması inanılmaz derecede basittir. Bu basitlik EFT ile çözüme gitmenin de kolay olduğu düşüncesine sebep olmuştur. Uygulaması basit olsa da kişilerin farkındalık geliştirmeleri, neye EFT yapacaklarını keşfetmeleri bu işin daha zor olan kısmıdır. İlk çıktığında EFT yüzde ve ellerde yer alan 13 noktaya yapılan vuruşlar, bir mırıldanma ve birkaç göz hareketinden oluşmuştu. Zaman içersinde bu uygulamaya yeni yorumlar eklendi, kişilerin oluşturdukları bazı ek noktalar oldu ve Gary Craig bile daha kısa bir yöntem ile aynı Başarıya ulaşılabileceğini gösterdi. Kısaltılmış uygulamada 8 nokta vardır, mırıldanma ve göz hareketleri de kaldırılmıştır. Burada size her ikisini de anlatacağım. Gary Craig’in websitesinde de belirtildiği gibi genelde kısa uygulamayı yapıyorsanız ve başarı elde edemiyorsanız, uzun uygulama bazen sonuca götürebiliyor.
Uzun Uygulama – Tam Seri 



1. adım
Sorunu belirleme ve odaklanma
Sorunu keşfetmek ve ona odaklanmak EFT’nin kilit noktasıdır. Doğru tanımlanan bir sorun ifadesi ile birçok tıkanıklık açılır. Bazen bizler problemin ne olduğunu bile bilmiyoruzdur...ya da görmek istemiyoruzdur. Bu gibi durumlarda bedenimiz ve bedende yaşanan tepkiler bizim başlangıç noktamız olabilir. Genelde enerji blokajları bedende hissedilir. Örneğin, korktuğumuzda midemiz kasılır, üzüldüğümüzde kalbimiz ağrır, heyecanlandığımızda bağırsaklarımız harekete geçer veya korktuğumuzda böbreklerimiz çalışır. Bizler çok uzun zamandır bedenimizi dinlemeyi unuttuk. Bu becerimizi yeniden yakalarsak EFT uygulamak kolaylaşır. Sorunu keşfetmeye çalışırken bedeni dinlemenin yanısıra bir de en yoğun olarak yaşanan şeyin ifadesinden başlamak ta çok yararlı olur. Yani, siz örümceklerden korkuyorsanız ama nedenini bilmiyorsanız önce “örümceklerden korkuyorum” ifadesi ile başlamak en doğrusudur. Bir örümcek gördüğünüzde kollarınızda bir ağrı hissediyorsanız “kollarımdaki ağrı” problemin ifadesi olarak kullanılabilir.

2. adım
Sorunun rakkamsal değerini belirleme 
EFT uygulamalarında yaşanan problemin etkisi 0 ila 10 arasında bir değer ile ölçülür. Burada kullanılan bu ölçme şekli fizik tedavi de de ağrının şiddetini ölçmek için kullanılan bir değerlendirme biçimidir. 10 duygunun şiddetinin en yüksek yaşandığı noktayı 0 ise hiç yaşanmadığı noktayı belirtir. Bu rakkamsal değerlendirme herkes için uygulaması kolay bir değerlendirme şekli değildir. Bu yüzden siz size uygun bir değerlendirme şekli oluşturabilirsiniz. Bazen duygunun şiddeti azaldığında kişiler nötr olduklarını ifade ederler. Çocuklarda duygunun şiddeti el hareketleri ile, kolları çok ya da az açarak gösterilebilir mesela. Önemli olan sizin yoğunluğu bir şekilde ölçebilmenizdir. Bu sizin ilerlediğinizi size gösterdiği için de önemlidir.  
3. adım
Zemini temizlemek – engelleri kaldırmak
Biz iyileşmek, problemimizden kurtulmak istesek bile alışkanlıklar kolay kolay bırakılamıyor. Enerji bedenimiz alışkanlıkları bırakmak istemez ve bir şekilde bu alışkanlığa bir yarar kılıfı uydurmuştur. Genelde bu yarar kılıfını görünce çok şaşırız, çünkü biz genelde böyle bir kılıf uydurduğumuzun pek farkında değiliz. Örneğin sigarayı bırakmak istiyorsunuz ama bilinçaltı sigaraya bir yarar bulmuştur...sigara öfkenizi kontrol altına alıyordur, sigara size dost oluyor ve sizi rahatlatıyordur. Bu yüzden sigarayı bırakmak isteseniz bile bırakmakta zorlanırsınız çünkü öfkeyi kontrol etmek için geliştirdiğiniz ya da yalnızlığınızla baş edebileceğiniz başka bir yöntem yoktur. Buna Psikolojik Tersine Çevirme (Psychological Reversal – ya da PR) deniyor. Gary Craig PR’nin problemlerin %40’ında mevcut olduğunu söyler. EFT’nin etkili olabilmesi için PR’nin kalkması gerekir. Yani bu bir nevi zemin 
 temizliğidir. Zemini temizledikten sonra üstüne inşaat yapabiliriz. PR’nin kalkması için EFT uygulamasının başında söylenmesi gereken bir cümle vardır. Bu cümle 3 defa söylenirken elin kenarına da diğer elimizin parmakları ile vururuz. Bu vurduğumuz noktanın adı KARATE NOKTASI dır. Kullandığımız ifade ise “Bu..........(problem ifade ediliyor burada).....’e rağmen kendimi tamamen ve derinden seviyor ve onaylıyorum. Karate noktasının yerine bir de göğüsün üst tarafında bulunan hassas bir noktayı ovabilirsiniz. Karate noktasına vururken veya hassas noktayı ovarken bir yandanda problem ifadesini yukarıdaki gibi 3 defa söylüyoruz. Örneğin: karate noktasına vururken “Hep şişman kalmaktan çok korkuyor olmama rağmen kendimi tamamen ve derinden seviyor ve onaylıyorum” veya “bedenimden nefret ediyor olmama rağmen kendimi tamamen ve derinden kabul ediyorum.”   

4. adım
Vuruş serisini uygulama
İşaret parmağı ve orta parmak ile acıtmadan ama kesin vuruşlarla ek’teki resimde belirtilen noktlara vurulur. Her noktada problem ifadesi yüksek sesle (mümkünse) tekrarlanır. Örneğin “karanlıktan korkuyor olmama rağmen kendimi tamamen ve derinden kabul ediyorum” cümlesi karate noktasında 3 defa söylendikten sonra vuruş serisine geçince, belirtilen noktalarda “karanlıktan korkuyorum” veya “bu korku” ifadesi kullanılarak vuruşlar yapılır. Her noktada aşağı yukarı 7 defa vurulur. Ancak bu noktaya vururken saymaya çalışırsanız dikkatiniz problemden uzaklaşabilir. Bu yüzden saymak yerine “bu korku” veya “karanlıktan korkuyorum” ifadesi bitene kadar vuruşları yapabilir, sonra da bir sonraki noktaya geçebilirsiniz. Burada vuruşları bir set olarak düşünürsek, bir set bedenin bir tarafında çalışmak olarak algılanabilir. Bir tarafta çalıştıktan sonra 2. set bedenin diğer tarafında çalışılabilir. Vurduğumuz noktalar meridyen yani can kanalının başlangıç ve bitiş noktlarıdır ve bedenin her iki tarafında da bulunur. Dolayısıyla iki tarafta da çalışmak yararlı olur. Gamut noktası
Gamut noktası ek’teki resimde belirtilmiştir. Gamut, İngilizce de ‘bir seri veya bir dizi’ yada ‘kapsam’ anlamına gelir. Bu noktada gerçekleştirilen bir çok işlem olmasından dolayı Callahan buraya Gamut noktası demiştir. EFT’nin Uzun Uygulmasında Gamut noktasına vururken başınızı hiç oynatmadan bazı göz hareketleri yapılır. Bu işlem beyni canlandırmak ve sağ sol beyin arasında hareket sağlamak için yapılır. Gamut noktasına vururken yapılan işlemler şöyledir:

1. gözleri kapatıyoruz
2. gözleri açıyoruz
3. kafayı hiç oynatmadan sadece gözlerle sağa alta bakıyoruz
4. kafayı hiç oynatmadan sadece gözlerle sola alta bakıyoruz
5. kafayı hiç oynatmadan gözlerimizle saat yönünde kocaman bir daire çiziyoruz
6. kafayı hiç oynatmadan gözlerimizle ters yönde daire çiziyoruz.
7. iyiki doğdun şarkısını mırıldanıyoruz
8. beşe kadar sayıyoruz
9. iyiki doğdun şarkısını mırıldanıyoruz
10. derin bir nefes alıyoruz ve bedenin diğer tarafında ikinci set vuruş serisine başlıyoruz.
    


5. adım
Değerlendirme
Bedenin bir yanını çalıştıktan sonra diğer tarafını tamamlayınca derin bir nefes alıp problemin şiddettini bir daha değerlendirmeye almak gerekiyor. Eğer duygu şiddetti henüz sıfırlanmamışsa bir kaç set vuruş serisi ile devam ediyoruz. Eğer duygu şiddeti azalmış ise bu sefer problem ifademize “kalan bu....” sözlerini ekliyoruz. Yani “bedenimden nefret ediyorum” demişsek burada “kalan bu nefrete rağmen” diyoruz. Aralarda değerlendirme yaparak durumun şiddetini ölçüyoruz.

Kısa Uygulama – Yarım Seri
Kısa uygulama, uzun uygulamadan daha az etkili değildir. Daha basit problemlerde kısa daha zor problemlerde uzun uygulama kullanılmalı diye birşey yoktur. Her ikisi de etkilidir. Gary Craig, uzun uygulamayı ‘ek malzeme’ olarak görüyor. Kısa uygulama ile sonuca varılmıyorsa ek malzemeyi raftan indirip onu da devreye sokmamızı öneriyor. Burada yine ek malzemenin daha etkili olmadığını sadece daha fazla çalışma alanı sağladığına dikkatimizi çekiyor.
Kısa uygulamada uzun uygulamada kullanılan parmaklardaki noktalar ve Gamut çalışması kaldırılmıştır. Bunların yerine bir başın en tepe noktasında seri tamamlanır. Ek’teki resimlerde hem kısa uygulama hem de uzun uygulama için vurulan noktaları görebilirsiniz.