13 Kasım 2013 Çarşamba

Beş Sevgi Dili - Garry Chapman




BEŞ SEVGİ DİLİ

1.ONAY SÖZLERİ

2.NİTELİKLİ BERABERLİK

3.HEDİYE ALIP VERME

4. HİZMET DAVRANIŞLARI

5. FİZİKSEL TEMAS


5 SEVGİ DİLİ’

KAYNAK : 5 SEVGİ DİLİ (Garry Chapman)

Gerek arkadaşımız, gerek anne, baba, eşi ve gerekse de iletişime geçmiş olduğu karşı cins arkadaşlarımızla beraber aynı fiziksel ve sosyal ortamı paylaştığımızda bile genellikle anlaşılmamaktan şikayet ederiz.

Genelde ‘biz birbirimizi sevdik ve aldık, flört dönemimiz oldu ama ben bunun böyle olduğunu bilmiyordum’, ‘vay hain demek bana bunu da yapacaktı’, ‘nasıl olur ben bu adama kanabilirim’, ‘ama ne yapabilirim ki bana hep iyi olduğundan bahsetmişti nişanlı olduğumuz yıllarda bunlara kızmazdı şimdi nasıl olur anlamıyorum’ vs sözleriyle sık sık karşılaşırız. Bunların kendimize göre bir açıklaması vardır tabi, ama acaba ‘doğru dili’ konuştuğumuzdan emin miyiz?

İşte Garry Chapman, yılların tecrübesiyle mutluluk yolunu arayanlara ‘5 Sevgi Dili’ni sunuyor...

5 SEVGİ DİLİ...

Sevgi deposunun dolu tutulması gerekmektedir. İnsanlardaki sevgi oluşumu işte bu deponun varlığına bağlıdır. Aşık olan kişi sevdiği kişini mükemmel olduğu illüzyonuna sahiptir. Aşık olma deneyimi 3 nedenden dolayı gerçek sevgi olmadığı sonucuna vardı Dr. Peck.


a) Aşık olma iradi bir fiil veya bilinçli bir seçim değildir.
b) Aşık olmak gerçek sevgi değildir,çünkü çaba göstermeden yaşanır.
c) Aşık olan kişi diğer kişinin gelişimine yardımcı olmakla gerçekten ilgili değildir...

5 sevgi dilini aşağıya sıraladıktan sonra konu açıklamalarına geçeceğiz. Önce bu dillerin nasıl olduğu konusunda sizler tahminde bulunun.

(1) ONAY SÖZLERİ
(2) NİTELİKLİ BERABERLİK
(3) HİZMET DAVRANIŞLARI
(4) ARMAĞAN ALMA
(5) FİZİKSEL TEMAS

Yukarıdaki sıralanan maddeler 5 sevgi dilinin varlığından bahsediyor ve şimdide bunların ne demek olduklarını öğrenelim.

(1) ONAY SÖZLERİ

Antik İbrani bilgesi, Solomon "Dil; yaşamın ve ölümün gücüne sahiptir. Kaygılı bir yürek insanı bunaltır,ama sevecen bir söz onu neşelendirir." Sözlü iltifatlar veyi takdir sözleri sevgiyi güçlü şekilde iletir.
Bu kıyafetle çok şık görünüyorsun...

Ooo ! Bu elbiseyle çok hoş görünüyorsun...

Bu dünyada patatesi en iyi pişiren kişi sen olmalısın...
Sevginin hedefi,istediğiniz bir şeyi elde etmek değil,sevdiğiniz insanın saadeti için bir şey yapmaktır. Bununla birlikte şu bir gerçektir ki onaylayıcı sözler aldığımızda karşılıkta bulunmak için güdülenmemiz çok daha muhtemeldir.

Onay sözlerinde;

a) Cesaret verici sözler: Duyguları sezinlemeyi ve dünyayı eşinizin gözüyle görmenizi sağlar.
b) Sevecen sözler: Seni seviyorum kelimesi buna bir örnek bu tür durumlarda da eşiniz genellikle sesinizin tonuna yüklenmiş olan mesajı yorumlayacaktır. Kullandığınız kelimeleri değil,konuşurken tavrınız ve ses tonunuz çok önemlidir.
c) Alçakgönüllü sözler: Ricalarda bulunmak,takdir edilmek,pardon hanım efendi 2 dakikanızı alabilir miyim? Ricalar iletişime yön verir ve kişinin kendisinin
önemli olduğunu hissini verir.

(2) NİTELİKLİ BERABERLİK

Nitelikli beraberlikte bütün dikkatimizi kiminle berabersek ona vermemiz gerekmektedir. Kanepeye birlikte oturup,beraberce TV. İzlemek değil,televizyonu kapatıp,tüm dikkatlerimizi toplayıp,birbirimize bakmamızdır. İkinizin beraberce konuşması,beraberce yürüyüşe çıkmanız,beraberce dışarılarda yemeğe çıkmanız vs. birbirini seven 2 gençle ,bir karı-kocanın aynı ortamda otururken bile davranışları farklıdır, çıkan gençler gözbebeklerinin içine bakar,dışarıdaki ortam 2.plan beraberdirler,karı-kocadan

biri mutlaka dışarıyı izliyordur bunlar ne yapıyor garsona bakar,başka müşterilere bakar. Nitelikli beraberlik yoktur onlarda.


Nitelikli beraberlikte;

a) Birliktelik: Bedensel yakınlık demek değil,odaklanmışlıkla ilgili bir şey hem dikkatimizi hem de ruhen yakınlık ve birliktelik demektir.
b) Nitelikli sohbet : 2 bireyin deneyimlerini, düşüncelerini, duygularını ve arzularını dostça ve rahatsız edilmeyecekleri bir ortamda paylaştıkları anlayışına dayanan diyalogdur.

Nitelikli Sohbet Ve Nitelikli Beraberlikte Dikkat Edilecek Hususlar:

1) Eşiniz konuşurken göz temasını sürdürün.(Eşinize tüm dikkatinizi verdiğini anlatır.)
2) Eşinizi dinlerken başka bir şeyle meşgul olmayın .(Başka bir şey yapmayın.)
3) Duyguları dinlemesini öğrenin. (Haklı olduğunuz belli olacaktır.)
4) Vücut dilini gözlemleyin. (Sıkılmış yumruklar,titreyen eller,gözyaşları.)
5) Sözünü kesmeyin. ( Araştırmalar bir insan en fazla karşısındakinin sözünü kesmeden yalnızca 17 saniye dinler normal olarak ama susması gerektiğini bildiği zamanlar bu uzar ve susma süresi susana bağlı olur.)

c) Konuşmayı öğrenmek: Eşinizle konuşmayı öğrenmeniz gerekmektedir. Mümkün olduğu kadar da eşinizle sohbete girmekten kaçınmayın. 2 kişilik tipi vardır 1. Ölü denizdir : İsrail'de Galileo denizi,Jordan nehri yolu ile güneye ölü denizine akar,alır fakat vermez. Bu kişilikte alır kesinlikle vermez. Bilgisi vardır paylaşmak istemez suskundur. 2.Çağlayan çayıdır. Gözden veya kulaktan her ne girerse ağızdan dışarı çıkar ve ikisi arasında nadiren 60 sn. vardır her gördüğünü ve işittiğini anlatır.

d) Nitelikli faaliyetler : Birinizin veya her ikinizin ilgi duyduğu her şeyi içerir.
Vurgu ne yaptığınız üzerinde değil,neden yaptığınız üzerindedir. Amaç birlikte
şey yapmak ve bu yaşantıyı "bana değer veriyor". İmajını vermektir.

(3) ARMAĞAN ALMA

Armağanlar sevginin görsel sembolleridir. Kriz zamanlarında fiziksel varlığınız eşinize verebileceğiniz en güzel armağandır. Armağanın pahalı olması gerekmez. Nede her hafta verilmesi gerekir. Bu yüzden armağan insanın ilişkilerinde,kendisinin diğer kişinin karşısında kıymetli olduğu izlenimimi verdiği için etkili olacaktır. Bu armağanlar eşinizi ve arkadaşınızı daha iyi tanıdıktan sonra çeşitliliği artacaktır. Bazen bakarsınız bir tatlı söz, bazen bakarsınız bir öpücük,bazen de akşam yemeği bazen de mahallenin çiçekçisinden alınmış kırmızı bir gül armağan için yeterli olacaktır. Ayrıca armağan; verdiğiniz kişide sizi de hatırlaması ve unutmaması ihtimalini verdiği için,ilişkiniz ve sevginiz de hatırlanacak olması yönünden çok önemlidir.

(4) HİZMET DAVRANIŞLARI

Hizmet davranışları ile eşinizin,yapmanızdan hoşlandığı şeyleri yapmayı kastediyorum. Ona hizmet ederek,onu memnun etmeye onun için bir şeyler yaparak ona sevginizi ifade edersiniz, yemek pişirmek,masayı hazırlamak,bulaşıkları yıkamak,evi süpürmek,çöpleri dökmek,bebeğin bezini değiştirmek,odayı boyamak,ütü ütülemek vs. bu gibi durumlarda kişi kendisinin sevildiğini kendisine ve ortamına hizmet edildiği zaman anlar. Ricalar sevgiye yön verir ama talepler sevginin akışını durdurduğu için isteklerinizde rica etmeyi ihmal etmeyiniz.

(5) FİZİKSEL TEMAS

Çocuk gelişim alanlarında çok sayıda araştırma şu sonucu vermiştir. Kucaklan an ve öpülen çocuklar uzun zaman süreçlerinde fiziksel temastan mahrum bırakılmış çocuklara nazaran daha sağlıklı bir duygusal yaşam geliştiriyorlar. Fiziksel temas evlilikte sevgiyi iletmek için güçlü bir araçtır. Öpme,sarılma,cinsel ilişki,fiziksel temasta ileti güçlüdür. Dilin ucu,parmakların ucu, burun ucu dokunmaya çok duyarlı olan yerlerdir. Ama omuzların arkası en az duyarlı olan yerlerdir. Fiziksel temas 2 ye ayrılır,

a) Örtülü temas: Vücudunuzu çaktırmadan sürtmek,elini omzuna koymanız.
b) Aşikar temas: Bilerek temastır. Masaj elle tutma masaj vs.

El tokalaşmaları da bir nevi teminattır. Vücut dokunulmak için vardır. Kriz zamanlarında neden iç güdüsel olarak,birbirimiz kucaklarız. Çünkü fiziksel temas sevgiyi güçlü olarak ilettiği için.

NOT:Yukarıda saymış olduğumuz 5 sevgi dilini iyice anlamış bulunuyorsunuz ama burada unutulmaması gereken en önemli nokta,her insanın farklı sevgi dili olacağıdır. Eşiniz için 1. sevgi dili nitelikli beraberlikken arkadaşınız için de 1.sevgi dili onay sözleri olabilir. Erkek için 1. sevgi dili hizmet davranışları iken kadın için armağan alma 1. sevgi dili olacaktır.

KARŞINIZDAKİNİN BİRİNCİL SEVGİ DİLİNİ
VE KENDİ SEVGİ DİLİNİZİ
NASIL KEŞFEDECEKSİNİZ ?

Eşinizin en çok hangi yönünü eleştiriyorsanız,hangi davranışlarından rahatsız oluyorsanız yaptığı ve yapmadığı davranışlar sizin sevgi dilinizi öğrenme açısından yardımcı olacaktır.

Evlendiğinizde geriye dönüp baktığınızda, şu soruyu sormanız gerekmektedir. Bugüne kadar eşimden ben en çok ne istedim?

Sizin eşinize yaptıklarınız ve yapmaktan hoşlandığınız davranışlar çünkü yaptığınız muhtemelen size yapılmasından hoşlandığınız demektir.

Sizi inciten eşinizin davranışları nelerdir?

Eşinizden en çok neyi ister ve rica edersiniz?


2 türlü insanın 1. sevgi dilini tespit etmekte zorlanırız.


A) sevgi deposu, uzun süredir dolu olan kişiler,

 sevgi deposu, sevildiğini hissetmeyecek kadar boş olan kişiler

Tanrılar Okulu



“ ‘Varlığın amaçsız… acılarla dolu bir yaşam sürdü. Bir işin, bir maaşın yanıltıcı güvenliği ardına saklandığından, bu dünyanın yoksulluk ve acılarının kalıcı olmasına yol açıyorsun.’ Bu son saptamayı tatlılıkla, ama yine de oldukça ciddi bir ses tonuyla, çok vahim bir hasarı gözden geçiriyormuşçasına yapmıştı. ‘Yaşam ona bağımlı olunamayacak kadar değerli, gözden çıkarılamayacak kadar zengindir! Artık değişme zamanıdır!’ ” Tanrılar Okulu /s:19
“Sanki ışıktan bir bisturi, taşlaşmış düşünce tabakalarını ve duygu molozlarını zorla yarmıştı.” Tanrılar Okulu /s:21

“ ‘Özgür olmayı, her türlü kısıtlamadan uzak bir özgürlüğü düşle. İstediğin her şeyi elde edebilmekten kendini alıkoyan tek kişi sensin! Düşle… Düşle… Hiç durmadan düşle. ‘Düş’ var olan en gerçek şeydir.’ ”
Tanrılar Okulu /s:23

“Our being creares our life/ Benliğimiz yaşamımızı yaratır.” Tanrılar Okulu /s:27


“ ‘ Uygarlığın doğuşundan beri bilinci perdelenmek suretiyle uykuya yatırılan milyonlarca insana, nesilden nesile aktarılarak kendilerinin kıt ve sınırlı olduklarına körü körüne inanmaları öğretildi.’ ” Tanrılar Okulu /s:32
“ ‘Benliğin, fiyatları rastgele konulmuş, kötü yönetilen bir dükkandan farksız,’ diye gözlemini açıkladı, ‘incik boncuklar fahiş fiyatlıyken, değerli taşlar indirimde. Böyle sürdürecek olman, yakında iflas bayrağını çekeceksin anlamına gelir.’ ” Tanrılar Okulu /s:33

“ ‘Kendini yüreğinde bağışlamak, aptal bir azizin vicdanıyla yüzleşme sınavı değildir, yaşayan bir insanın yapması gereken asıl işidir, uzun bir süreçten geçen dikkatinin… kendini mercek altında incelemesinin sonucudur. Özündeki katmanların hala parça parça olan kısımlarına ulaşmak demektir… Kapanmamış yaraları temizleyip tedavi etmek… yarım kalmış hesapları ödemek demektir…’ ‘Kendini yüreğinde bağışlamak, geçmişi içindeki bütün safralarıyla yeni baştan değiştirecek güce sahiptir.’ ” Tanrılar Okulu /s:34

Dreamer, ‘self-observation is self-correction; kendini gözlemleme, kendini düzeltmedir’ diye tekrarladı. ‘Kendini gözlemleme bir iyileşmedir… gözlemci ile gözlenen arasında oluşan uzaklığın doğal bir sonucudur.
Kendini gözlemleme, insanın, dünyanın yürüyen bantlarına kendisini nelerin bağladığını görmesini sağlar; zamanı geçmiş fikirler, suçluluk duygusu, önyargılar, gerginlikler, felaket beklentileri… Bu bir kopma, sahte uykudan çıkma ve yeniden uyanış eylemidir…
Dünyanın insanı uyutma yoluyla dayatma etkisinin en ufak bir miktarının kaldırılması bile inandığın her şeyi darmadağın edecektir ve bu durum yaşantın boyunca oluşturduğun görünür dengelerin ve yanılsatıcı kesinliklerin çözülüp dağılmasına neden olacaktır.
İşte bu nedenle, insanların çoğu kendini gözlemlemeye yanaşmayacaktır. Bir anlığına bile olsa kişinin kendisini dünyanın betimlemesinden uzaklaştırması, alışılmış sınırların ötesinde muazzam bir girişimdir.’ Tanrılar Okulu /s:36

“A man can not change the events of his life but only his way to take them. / Bir kişi yaşamındaki olayları değil, yalnızca onları göğüsleme biçimini değiştirebilir.” Tanrılar Okulu /s:41

“ ‘Her birimize muazzam bir kurtuluş payı verilmiştir.’ Dreamer bu sözleriyle beni kurtarmaya gelmişti. Ses tonu şaşırtıcı biçimde yumuşaktı. ‘Ne var ki sürekli bilgisizliğimiz, işaretlere, uyarılara ve varoluş trafik lambalarına sorumsuzca uymamamız nedeniyle bunu çabucak tüketir, boşa harcarız; buna rağmen de kendimizi zayıf, her tehlikeye açık ve kaderin elindeki oyuncak sayarız.’ ” Tanrılar Okulu /s:49

“ ‘İnsanların hiçbiri senden farklı değil: Olumsuz duyguların yönlendirmesiyle evrende yitip gitmiş parçacıklar gibi. Suçlamak, şikayet etmek ve bağımlı olmak, hepsinin yaşam öyküsü aynı… her şeye yükledikleri yegane anlam bu kadar! Kedere batmış halde, ölümü ölümle unutmaya çalışıyorlar.’ ” Tanrılar Okulu /s:49

“Dünya tozdur. Öyleyse üfle gitsin.” Tanrılar Okulu /s:60

“Herkes insan zekâsında bir aşamayı doldurur ve daha üstteki aşamaların önündeki bekçidir… Olduğun gibi kalırsan, her karşılaşma senin için bir fırsat, bir adım daha ileriye gidebilmek için ayağını basabileceğin bir basamak olacaktır. Unutursan, kendini yaşamının korkunç karmaşasının içine seni gerisingeri fırlatacak senin dışındaki sanal bir oyunun kapanına sıkışmış bulursun.” Tanrılar Okulu /s:69

“Dreamer, bir keresinde sevgi/korku kutuplaşması üstüne konuşurken, sevgi sözcüğünün gerçek anlamını, Latince karşılığı olan a-mors, yani ‘ölümün olmaması veya ölümsüzlük’ etimolojisiyle bulabileceğimizi açıklamıştı. Aslına bakarsanız, ölümsüz şehir Roma’nın adı da ‘amor’ sözcüğünün tersten yazılmış biçimiydi ve bu bir rastlantı değildi. Roma’ya, kurucusunun ona verdiği adın içine yazılı olarak, ‘ölümsüz’ yazgısı kazınmıştı.” Tanrılar Okulu /s:71

“Beden, ruhun ete bürünmüş halidir. Ruh ne kadar ölümsüzse, beden de o kadar ölümsüzdür.” Tanrılar Okulu /s:73

“Herakles Sütunları, Heraktes’in Cebelitarık Boğazı’nı geçerken diktiği boğazın iki yakasındaki kayalıklardır; dünyanın bilinen en uç sınırıdır.” Tanrılar Okulu /s:75

“Yalan söylemek, gizlenmek, şikayet etmek ve kendi sorumluluklarından kaçmaya yeltenmek, hataya ve bölünmeye düşmüş kişilerin, varoluş nedenini unutan insanların taşıdıkları yara izleridir. İnsanlık doğuştan kendinin olan haktan bir kez vazgeçince ve bütünlüğünü unutunca, sefaletine bir son verebilmek için, bir çare olarak ölümü icat etti. İnsan zor bir iş olan, kendisini, kendi eksikliklerini yenmeye çalışmak yerine, ölmeyi yeğliyor. Oysa ölüm bir çözüm değildir. İnsan, daima bıraktığı yerden yeniden başlar.” Tanrılar Okulu /s:75-76
“Onlar daha başlamadan savaşı kazanıyorlardı. Kazanmak demek, kişinin kendisini yenmesi, şüphelerin, korkuların ve bilgisizliğinin üstesinden gelmesi demekti.” Tanrılar Okulu /s:78

“Düşüncelerin farklı nitelikleri, insanları varoluş merdiveni boyunca dikey olarak farklı düzlemlere yerleştirmektedir.” Tanrılar Okulu /s:82

“ Hep aynı olaylarla karşılaşıyorsun, çünkü sende hiçbir şey değişmiyor. Like attracts like. Benzer benzeri çeker. Cenneti yaşayan cennete, cehennemi yaşayan cehenneme doğru yol alır. Lupelius’un felsefesine göre, bizim varoluş durumlarımız uygun olayları kendine çeker ve bu olaylar, bizim içinde bulunduğumuz aynı durumları yeniden yaşamamıza neden olur. Sadece irade gücü bu kısır döngüyü, hiç sonu gelmeden kendi kendine oynanan bu oyunu durdurabilir ve aynı irade gücü sayesinde insan öz varlığını saran hipnotik çemberi kırabilir.” Tanrılar Okulu /s:83-84

“Düşüncelerimiz, elimizle yazdığımız hatta yolladığımızı bile unuttuğumuz, davetiyeler gibi düşüncelere karşılık gelen olayları kendine çeker. Koşullar, buluşmalar, olaylar, sorunlar ve aksilikler, sürtüşmeler ve başarısızlıklar, yani üstü örtülü bir biçimde kendilerini çağırdığımız tüm istenmeyen konuklarımız, artık onları aklımıza bile getirmediğimiz bir zamanda kapımızı çalarlar. Onların beklenilmeden ve birdenbire olduğunu sanmamızın asıl nedeni, bizim kendi durumlarımıza dikkat etmememizdir. Beklenilmeyen, her zaman uzun bir hazırlık dönemi gereksinir.” Tanrılar Okulu /s:84

“Duygularımızın kalitesi, düşüncelerimizin genişliği, içinde bulunduğumuz andaki ruh halimiz, hayatımızda neyin görünür olacağına, nelerin gerçekleşeceğine ve kendi yaşamımızda başımıza gelecek olayların doğasına karar vermektedir.” Tanrılar Okulu /s:84

“Benlik durumlarını değiştirmek yoluyla, başına gelmesini beklediğin olayları değiştirebilirsin. İşte insan da kendi üstünde çalışarak, düşünme ve hissetme biçimlerini değiştirerek, varlığının zamana bağlı yatay çizgisinde değişimler yaratabilir.” Tanrılar Okulu /s:85

“Lupelius, herkesin elbise dolabında sevmediği ve hiç giymediği bir elbise, bir gömlek ya da herhangi bir giysinin mutlaka olduğunu gözlemiştir. Ne var ki, hiç kimsenin bu kullanılmayı bekleyen giysiyi giymediği halde kaldırıp atmayı göze alamadığını söyler, çünkü bilir ki, zamanını kestiremediği bir gelecekte o kıyafeti giymesini gerektirecek uygun bir ruh hali, farklı bir benlik düzeyi içinde olacaktır. Bunu bilen kendisi değil, öz benliğidir ve ancak kendisini ‘öyle hissettiğinde’, eli o kıyafete ‘uzanacaktır’.” Tanrılar Okulu /s:86

“ Yunanlılara gör trajedinin son hedefi tutkuları arındırmak, ruhu yükseltmekti.” Tanrılar Okulu /s:89

“İnsanın en büyük yanılgısı, dış koşulları değiştirebileceğine ve dünyayı düzeltebileceğine inanmaktır. Hâlbuki ancak kendimizi değiştirebilir, tutumlarımızı farklılaştırabilir, tepkilerimizi düzeltebilir ve hissettiğimiz olumsuz duyguları ifade etmemeye çalışabiliriz. Evren olduğu haliyle mükemmeldir. Değişmesi gereken yalnızca sensin!” Tanrılar Okulu /s:91

“Kendimizi mazur görmek ve haklı çıkarmak, suçu dışımızdaki bir olaya yüklemek, nedenin kendi eksikliklerimizde, durumlarımızda, düşünme, hissetme ve tepki verme şeklimizde olduğunu kabul etmemek, bizim anlamadığımızı gösterir; anlamamak ise, herhangi bir durumda o olayın başımıza tekrar tekrar geleceğinin belirtisidir. Koşullar değişecek, olaylar her seferinde farklı bir maske takarak başımıza gelecek ve biz, her seferinde suçu dışımızda gelişen olaylara yüklemeyi sürdüreceğiz; bu tavrımızla da o olaylardan sonsuza kadar kurtulma şansını kaçırmış olacağız.” Tanrılar Okulu /s:93

“İnsanın dışarıdan alması gereken hiçbir şey yoktur; ne yiyecek, ne bilgi, ne de mutluluk. Kendisi dışında herhangi bir şeye bağımlı olmamak, onun doğuştan gelen hakkıdır. İnsan aklı, iradesi ve kendi ışığıyla içinden beslenebilir.” Tanrılar Okulu /s:94

“The battlefield is the body. Beden savaş alanıdır.” Tanrılar Okulu /s:96

“İnsanların arasında ayrım yaratan… Onların farklı kaderlere ait olmalarını sağlayan şey… Bilinçsizce de olsa, her birinin inançlarının, vurmaya niyetlendiği hedeflerinin farklı niteliğidir.” Tanrılar Okulu /s:107

Dreamer bana, “İnsanın geçmişi, bugünü ve geleceği… kendi yolunda yürürken başından geçen olaylar, koşullar ve deneyimler, kendi inançlarının yansıttığı gölgelerdir; onun varoluşu ve kaderi, kendi yargılarının ve düşkünlüklerinin elle tutulur, gözle görünür hale gelmesidir,” dedi. “ ‘Visibilia ex invisibilibus.’ Algıladığın, gördüğün ve dokunduğun her şey, bir görünmezlikten kaynaklanır. Bir insanın yaşamı, düşlerinin gölgesidir, ilkelerinin ve inandığı her şeyin gözler önüne serilmesidir. Herkes kararlılıkla inandığı şeyin, noktasına virgülüne kadar gerçekleştiğini görmüştür. İnsan daima yaratır. Karşısına çıkan engeller ise insanın kendi sınırlarının, çekişen fikirlerinin ve zayıflığının maddeye dönüşmesidir.” Tanrılar Okulu /s:107

“Once you realize that the world is the projection of yourself, you are free of it.
Dünyanın kendi yansıman olduğunun farkına vardığında, ondan özgür olursun.” Tanrılar Okulu /s:111

“Dreamer beni uyararak, ‘Dünyaya bağımlı kalanlar, varoluşun en alt basamağındaki ökseye tutulur kalırlar. Tüm yaşantın boyunca, hep bağımlı olmanın kökleri olan ‘korkuyla umut’ arasında asılı kalarak, kendin dışındaki… güvencelerin ve gelip geçici mutlulukların peşinde koştun.’ ” Tanrılar Okulu /s:113

“Rialize that the world is in you and not viceversa!
Dünya senin içinde, aksini düşünme!” Tanrılar Okulu /s:114

“Dünyayı yaratanın sen olduğunu ve dışarıdakilerin seni değil, senin onları memnun ettiğini anladığında… Gördüğün, işittiğin ve dokunduğun her şeyin senin yarattığın şeylerin sonucu olduğunu anımsadığında, korkuların da son bulacak…
Dünya çiğnediğin bir sakız parçasıdır, dişlerinin biçimini alır.
Unutma ki, dünya ve diğer insanlar, bizim gerçekte ne olduğumuzun en yalın, en samimi ve en dürüst ifadesidir. Dünya böyledir, çünkü sen böylesin. The world is such because you are such.” Tanrılar Okulu /s:120

“Dreamer, düşüncelerin ve duyguların, kendini uzaktan bile belli eden renklerden ve kokulardan oluşan fiziksel bir doğası olduğunu söyledi.” Tanrılar Okulu /s:122

“İnsanın kendini öldürmesi için, silah ile yiyecek arasındaki tek fark, seçilen yöntemin çabukluğudur!”
Tanrılar Okulu /s:123

“Kendinize bir bakın! Kendinizi titizlikle irdeleyin! Varlığınızın en karanlık köşelerine kadar girin! Her türlü şüphe ve korkunuzu, daha yüreğinizde filizlenmeye başladığı o ilk anda ellerinizle boğun. Gerekirse kendinize karşı zor kullanın. Kendinize mutluluk, huzur ve netlik yükleyin. Dışınızdaki dünyanın koşulları sizi mutsuz edemez, ama sizin mutsuzluğunuz dünyadaki tüm sefaletlerin kaynağını yaratır. Yoksulluk aklın hastalığıdır!” Tanrılar Okulu /s:125

“Sen özünle yeniden bir bütün olduğunda, dünya ebediyen iyileşecektir!” Tanrılar Okulu /s:137

“Antagonist’ten* korkma! Onun korkunç maskesinin altında bizim en büyük yandaşımız ve en sadık hizmetkârımız bulunur.” * Düşman; bir filmin, bir öykünün vs. başkahramanına karşı gelen kötü karakter. Tanrılar Okulu /s:155

“İnsanın inandığının aksine, hiç kimsenin karşısına kendisinden daha büyük, daha üstün bir güç çıkmaz. Antagonist kuvvet de, asla bizden üstün değildir!” Tanrılar Okulu /s:157

“Karşıt olan, bir kırık parçadır. Bütünden kopmuş ve ayrılmış bir kırıntı. Görünen Antagonist, bir hanımefendinin yitirdiği bir bozuk para gibidir ya da çobanın nerede unutup yitirdiğini bilmediği bir koyuna benzer. Bütünlüğünü yeniden bulamayanlar, ruhundan kopan o küçük parçayı getirip yerine koyamayanlar, onu dışarıda kendileri bulacaklardır; ama aynı Antagonist gibi, bu parça da çok daha büyük olacaktır.” Tanrılar Okulu /s:175

“Hem düşletip hem bağımlı olamazsın,” dedi. “Ama hem düşleyip hem de hizmet edebilirsim. Hizmet etmek bağımlı olmak değildir. Hizmet etmek, hem kendi yaşamını, hem de başkalarınınkini yönetmektir. Bu seven kişinin işidir. Yalnızca sevenler hizmet edebilirler. Sevmeyenler ancak bağımlı olabilirler!” Tanrılar Okulu /s:209

“Senin ‘şimdi’ olarak nitelediğin şey, aslında gecikmeli bir yayındır.” Tanrılar Okulu /s:212

“Dream, Dream, Dream... Never stop dreaming. Reality will follow.

Düşle, düşle, düşle... Düş kurmayı asla bırakma. Gerçekler ardından gelecektir.” Tanrılar Okulu /s:438

Korku - Osho



Korku nedir? Öncelikle korku, her zaman bir tür arzuyla ilgilidir. Ünlü bir adam olmak istersin, dünyadaki en ünlü adam; işte o zaman korku vardır. Ya başaramazsan? Korku başlar. Korku, arzunun bir yan ürünüdür. Bir kadına sahip olmak istersin ve yarın onunla olamayacağından, onun başka birine gidebileceğinden korkarsın. Hala hayattadır, gidebilir. Bir mobilyaya sahip olabilirsin, korku yoktur. Ama bir insana sahip olmaya çalıştığında, korku başlar. Korku, sahip olma arzusundan doğar; bir yan üründür; sahip olmak istersin, o yüzden korku başlar. Unutma! Sadece nesnelere sahip olabilirsin, insanlara değil.

Önce, tüm hükümlerini, yargılarını, değerlendirmelerini bir kenara bırak. Korku, gerçekliktir ve bir enerjidir. Yüzleşmek, anlaşılmak zorundadır. Ve sadece anlayışla, dönüştürülebilir. Başka hiçbir şey yapmaya gerek yoktur; anlayış onu dönüştürür.

Onun doğallığını kabul et - doğal olduğunu, kaçınılmaz olduğunu kabul et. O gerçeği kabul et ve devam et. Onu bastırma ya da onun seni engellemesine izin verme. Ona rağmen, ilerlemeye devam et. Titreyeceksin elbette, çünkü korku orada, ama ilerlemeye devam et. Titresen de, devam et.

Yaşarsan, o zaman korkmazsın. Eğer yaşamını doyasıya sürdürürsen, korkmazsın. Yaşamın sunabileceği doruklara ulaşmış, keyfini sürmüşsen, yaşamın coşkulu bir deneyime dönüşmüşse, içinde bir şiiri, bir şarkıyı, bir festivali, bir seremoniyi hissetmişsen ve her anını doyasıya yaşamışsan, zamandan korkmazsın ve tüm korkular kaybolur. Yaşanmamış bir yaşam, ölüme güç verir. Ve doyasıya yaşanmış bir yaşam, ölümün tüm gücünü alır.

Öyleyse ne yapmalı? Daha çok yaşa, daha yoğun yaşa! Tehlikeli yaşa! Bu senin hayatın. Onu, sana öğretilen herhangi bir aptallık için feda etme. Bu senin hayatın, yaşa. Onu, hiçbir şey için feda etme.

Mesaj budur. Ve o zaman korku kalmaz.




*******
Ayrılık kaçınılmaz bir sondur, kimse istemez ama gereklidir. Çünkü hayat olduğu gibidir; olması gerektiği gibi değil.
Hayat öylesine bir gizemdir ki onu kimse anlayamaz ve kim onu anladığını iddia ederse o sadece cahildir. O ne dediğini bilmiyordur, o ne saçmaladığını bilmiyordur. Eğer sen bilge isen anlayacağın ilk şey şudur: Hayat anlaşılamaz.
Ego toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.
Sakın unutma, ne zaman karşına bir seçenek çıksa, bilinmeyeni, riskli olan, tehlikeli ve güvencesiz olanı seç. Hiçbir zaman zarara uğramazsın.

İnsanın yeryüzündeki en zayıf hayvan olduğu kabul edilmek zorundadır. Ve onun bütün davranışlarının, bütün aidiyetlerinin, gruplaşmalarının temeli budur. O kendisinden daha büyük bir şeyin parçası olmak zorundadır; ancak o zaman kendisini güvende hisseder.

Bugün, mevcut olan her şeydir; şimdi senin var olduğun, her zaman var olacağın yegâne zamandır. Yaşamak istersen ya şimdi olacaktır ya da asla olmayacaktır.

Topluma mutlak şekilde teslim olmak, bütünüyle onun esiri olmak gerekir. Toplum ancak o zaman yalnızca kölelere, ruhsal olarak intihar etmiş kimselere saygı duyar.

Hayatın hedefi özgürlüktür. Özgürlük olmadan hayatın anlamı yoktur. Özgürlük politik, sosyal ya da ekonomik özgürlük anlamına gelmez. Özgürlük zamandan, zihinden, arzudan özgür olmaktır. Zihnin varolmadığı anda evrenle bir olursun; evren kadar sınırsız ol.

Zihin tıpkı kalabalık gibidir; düşünceler bireylerdir. Ve düşünceler sürekli orada oldukları için sürecin maddi olduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kalmaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.

Toplumun stratejisi sizi birbirine düşman iki kampa bölmektir. İçinde hem Yunanların Zorbası, hem Buda’nın Gautama’sı yaşar. Biri maddiyatçıdır, diğeri tinselliğe önem verir. Gerçeklikte bölünmüş değilsin. Gerçeklikte sen ahenk içerisindeki bir bütünsün. Ama bir bütün olmadığını düşünmeye şartlandırılmışsındır. Ve eğer tinsel bir varlık olmak istersen, bedeninle savaşman gerektiği öğretilmiştir. Bedenini fethetmek, onu yenmek, yok etmek… Mümkün olan her yöntemle ona işkence etmen gerekir.
Ben senin hem Zorba hem de Gautama olmanı isterim, ama aynı anda. Birinden birini seçmen gerekmez. Zorba dünyayı temsil eder; tüm çiçekleri, yeşillikleri, dağları, ırmakları ve okyanuslarıyla… Buda ise gökyüzünü temsil eder; tüm yıldızları, bulutları ve gökkuşaklarıyla… Dünya olmadığında gökyüzünün bir anlamı olmaz. Gökyüzü dünya olmadan gülemez. Gökyüzü olmadığında dünya ölü olur. İkisini bir araya getirin, orada varlığın dansı başlar. Dünya ve gökyüzü birlikte dans eder, ve orada bir kahkaha oluşur. Neşe vardır, kutlama vardır.
Bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur;gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez.Ve bazen beyaz bulutlarda olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez.Bulutlar gelirler ve giderler gökyüzü baki kalır.Sen gökyüzüsün ve düşüncelerde bulutlardır.Eğer düşüncelerini titizlikle izlersen,eğer onları kaçırmazsan,eğer onlara doğrudan bakarsan ilk şey bunu anlamak olacaktır ve bu çok büyük bir anlayıştır.Bu senin aydınlanmanın başlangıcıdır.Artık sen uykuda değilsin,artık gelip giden bulutlarla özdeş değilsin,artık sonsuza dek baki kalacağını biliyorsun.tüm kaygı yok olur.

Aşk öyle derin bir ihtiyaçtır ki onsuz yaşayamazsınız;ya kendisi ya da yedeğini ararsınız.Yedek sahte olabilir ama en azından bir süreliğine aşık olduğunuz hissine kapılabilirsin.Sahtesi bile keyiflidir.Eninde sonunda sahte olduğunun farkına varırsın;o zaman sahte aşkı gerçeğine dönüştüremezsin o zaman sevgili değiştirirsin.İki olasılık var;bu aşkın sahte olduğunu anladığında kendini değiştirebilirsin,sahte aşkı bırakıp gerçek bir aşığa dönüşebilirsin.Diğer olasılık ise sevgilini değiştirmektir.Aklın seçtiği yol budur.

İnsanlar tekrar tekrar mutsuzluklarını anlatıp duruyorlar.Hatta abartıyorlar bile,süslüyorlar,büyütüyorlar.Olduğundan daha kötüymüş gibi gösteriyorlar.Neden? Riske atacak hiçbir şeyin yok.Ama insanlar bilinene tanıdık olana yapışıp kalıyorlar.Tek bildikleri mutsuzluk bu onların hayatı.Kaybedecek bir şey yok ama kaybetmekten de çok korkuyorlar.

Hayat küçük şeylerden oluşur. Eğer sen seversen büyük olurlar.

Zekâ elde edilen bir şey değildir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.

Basit olan ego için cazip değildir, basit olan egonun ölümü demektir.

Birisinin hatası için kendini cezalandırmak aptalcadır.
Kendi deneyimine dayalı olmayan her şeyi sadece bir varsayım olarak kabul et.

Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varlık ise beyaz bir ışındır.
Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel.
Sev ve daha derinden sev. Acı çek ve daha derinden acı çek. Tümüyle sev ve tümüyle acı çek. Çünkü saf olmayan altın, bu yolla ateşten geçerek saf altına dönüşür.
Unutma, kafa bir köle olarak çok güzel bir köledir. Çok işine yarar. Ama bir sahip olarak tehlikelidir ve bütün hayatını zehirler.

Gerçek disipline sahip bir adam asla biriktirmez; her an öğrendiği şeyin öldüğünü hisseder ve tekrar cahil olur. Bu cahillik ışık saçar.

Hiçbir şeyi ayıplama. Aksine, onu kullan. Herhangi bir şeye karşı olma. Nasıl kullanılabileceğinin ve dönüştürülebileceğinin yollarını ara.

Zeki bir insan risk alır. O alttan alacağına ölmeye razıdır. Elbette gereksiz şeyler için kavga etmeyecektir, o öze ilişkin olmayan şeyler için kavga etmeyecektir ancak esas şeyler söz konusu olduğunda boyun eğmeyecektir.
İnsan anlamaya çalışacağına baskı kurar, ilişki kuracağına manipüle eder çünkü birisiyle ilişki kurmak büyük bir anlayış gerektirir.
Ve sana söylüyorum; gidecek hiçbir yol yok. Her şey bu anda. Bütün varoluş, bu anda toplanmıştır. Bu anın içine sığar. Bütün varoluş, yaşadığın anda akmaktadır. Hepsi bu.
Yaratıcılık varoluştaki en büyük isyandır. Eğer yaratmak istiyorsan, bütün şartlanmalardan kurtulmak zorundasın. Aksi halde yaratıcılığın kopya çekmekten başka bir işe yaramaz.

Geçmiş insanda bir bölünme yarattı. Her insanın içinde sürekli devam eden bir sivil savaş vardır. Eğer huzurlu hissetmiyorsan, bunun sebebi kişisel değildir. Hastalık toplumsaldır.

Osho


Spiritüel Kökenler (Yeryüzü Melekleri Kitabından Doreen Virtue)



Spiritüel Kökenler (Yeryüzü Melekleri Kitabından Doreen Virtue)

Bazı insanlar her tipin tanımını duyduktan sonra kendilerinin hangi yeryüzü meleği boyutuna ait olduklarını hemen anlar fakat hala emin değilseniz, bu test spiritüel kökeninizi tanımanıza yardımcı olacaktır.

lütfen aşağıdaki her cümlenin yanına doğru veya yanlış yazın.aklınızdan ya da kalbinizden geçen ilk yanıtı verin.

-1.çok kolay kilo alıyorum veya şu an aşırı kiloluyum.
-2.geçmişteki veya şimdiki sevgililerim bağımlı ya da alkolik.
-3.çok nadiren bir kuralı çiğnerim.
-4.hayır demekte zorlanırım.
-5.saçlarımın rengini değiştirir veya açarım.
-6.insanlara gurup ortamlarından ziyade birebir yardım etmeyi tercih ederim.
-7.gerçeği söylemek gerekirse,hayvanları ve bitkileri insanlardan daha çok severim.
-8.kelt kökenliyim veya bir kelt`e benziyorum [yani kızıl saçlarım,çillerim ve pembe bir cildim var].
-9.sık sık fiziksel şakalar yaparım.
-10.kavgacı bir tipim ve gözlerimde sürekli bir kıvılcım var.
-11.son derece bağımsız bir yapım var ve kurallara yada otorıtelere itaat etmekten hoşlan mam.
-12mali durumum ya çok rahat yada çok sıkıntılı.
-13.ilgi odağı olmaktan hoşlanmam ve sosyal görevlerde geri planda kalırım.
-14.ET
 ve UFO'lara her zaman inanmışımdır.
-15.taktir etseler de etmeseler de,insanlara karşı iç güdüsel olarak düşünceliyimdir.
-16.reiki veya diğer enerji yada elle tedavi yöntemlerini uyguluyorum.
-17.yaşam misyonum evlenip çoçuk sahibi olmaktan daha önemli.
-18.eve dönmeyi gerçekten istedim çünkü yeryüzünün benim evim olmadığını biliyorum.
-19.ciddi bir kaza gibi hayatımı değiştiren bir deneğimim oldu veya ölümle burun buruna geldim.
-20.geçmişte o kadar sefildim ki ölmek isterdimihatta intiharı ciddi bir şekilde düşünmüştüm [yada denemiştim].
-21.ilk ismimi değiştirdim ya da bunu düşünüyorum.
-22.arkadaşlarım ve ailem <art farkl="" de="" bir="" var.der.="">
-23.hayatımın farklı alanlarında aynı anda kesin değişikler (taşınmak,iş değiştirmek ve boşanmak gibi) yaptım yada yapıyorum.
-24.herhangi bir kitaptan veya öğretmenden edinmediğim derin bir spiritüel bilgi birikimim var.
-25.diğer insanlardan farklı olduğumu bilsem de onların arkadaşlığı hala hoşuma gidiyor ve birçok insanla gayet iyi anlaşıyorum.
-26.şu an bağlantı kuramadığım sihirli yeteneklerim olduğunu biliyorum.
-27.arturya veya atlantis dönemlerine dair ilgim veya geçmiş yaşam anılarım var.
-28.cadı avı veya engizisyon döneminde bir kazığa bağlanarak yakıldığıma veya başka bir şekilde öldürüldüğüme inanıyorum.
-29.tarot kartları veya astrolojiyle ilgilendim.
-30.şamanizim veya dolunay törenleri gibi yeryüzü temelli spiritüel öğretilere yakınlık duyuyorum.

PUANLAMA:
*verdiğiniz doğru yanıtları boyutunuzu ortaya çıkarabilir.her altı soruluk gurup için verdiğiniz cevapları hesap edin.
*örneğin,birden altıya kadar olan soruların en az dördüne doğru yanıtı verdiyseniz yüksek ihtimalle bir bedenlenmiş meleksiniz (yani,ne kadar çok doğru yanıtı varsa bu katagoriye o kadar uyuyorsunuz demektir).
*yediden on ikiye kadar devam eden soruların en az dördüne doğru yanıtı verdiyseniz muhtemelen bir bedenlenmiş elementalsiniz.
*on üçten on sekize kadar devam eden soruların en az dördüne doğru yanıtı verdiyseniz yüksek ihtimalle bir yıldız insansınız.
*on dokuzdan yirmi dörde kadar devam eden soruların en az dördüne doğru yanıtı verdiyseniz muhtamelen bir kiracısınız.
*yirmi beşten otuza kadar devam edenn soruların en az dördüne doğru yanıtı verdiyseniz muhtamelen bir bilgesiniz.
eger yanıtlarınız sonucunda belli bir kategori diğerlerinin önüne geçmemişse belki de tekamülünü (ruhsal evrimini) henüz tamamlamamış bir veya bir acemisiniz.

Yeryüzü Melekleri kitabından..... Doreen Virtue


Bedenlenmiş Melekler: Yaydıkları enerji tatlı ve sevecendir. Güzel ve meleksi yüzleri ve iri gövdeleri olur. Şifacılık ve hizmetle ilgili işlere, ilişkilerinde huzur ve mutluluğu sürdürmeye odaklanmışlardır.

Bedenlenmiş Elementaller: Yaydıkları enerji sıcak ve oyuncudur. Peri, Elf, vb’nin iri versiyonlarını andırırlar. Öğretme, eğlendirme, toplum bilimleri ve çevreciliğe odaklanmışlardır.

Yıldız İnsanları: Yaydıkları enerji yardımsever ve önyargısızdır. Ya uzun boylu ve sıska, ya da kısa boylu, ufak tefek veya iri gövdeli olurlar. Göz ve yüz biçimleri alışılmışın dışındadır. Basit giysileri tercih eder, çok az makyaj yaparlar. Enerjilerle şifaya (özellikle Reiki’ye) ve kendilerine ihtiyaç duyulduğunda yardımcı olabilmeye odaklanmışlardır.

Bilgeler: Yaydıkları enerji ciddi, yoğun ve krallara yaraşırdır. Uzun yüzlüdürler, gözlerinde hülyalı bir ifade vardır. Siyah renkli bol gömlek ve elbiseler giyerler, saçları genellikle uzundur. Mistik, psişik ve Dünyevi kökenli spiritüelliği uygulama ve öğretmeye odaklanmışlardır.

Bu listede kiracıların olmayışının nedeni, onların girdikleri vücudun ait olduğu âlemin özelliklerini göstermeleri. Yani bir Bedenlenmiş Elementalin bedenine bir Yıldız İnsanı, Kiracı olarak gelebiliyor…

Benim gibi birden fazla âleme dahil görünenlerin durumu ya yukarıdaki listede kendilerine uyan bir şey bulduklarında netleşiyor, ya da liste bile işe yaramıyorsa, “Gelişmekte olan Yeryüzü Meleği” veya “Eğlence düşkünü” bir ruh oldukları için her şeyi deneyimlemek istedikleri sonucu çıkıyor.

Yeryüzü Meleklerinin bazı karakteristik özellikleri var. Bunların bazıları, bu konunun başındaki testte sözü geçen bütün spiritüel alemlerden gelenlere uyarken, bazıları da yalnızca belli bir alemin ayırdedici özelliği.

* Kendilerini başkalarından farklı ya da uzak hissederler: Bu "farklı olma" hissi bütün yeryüzü meleklerinde görülür ve Bilgeler haricindekilerde yetişkin çağda da devam edermiş. Yeryüzü meleklerinin pek çoğu farklı görünümleri, ilgi alanları ya da davranışları yüzünden eleştirilirmiş. Kitaptaki bir örnekte, "Kız kardeşlerim beni daima 'UFOdan düşen kardeşleri' olarak tanıtırdı" diyor.

* Başka insanlara, kimyasal maddelere, ya da her türlü şiddete aşırı duyarlılık: Yeryüzü melekleri kalabalık yerlerde bulunmaktan rahtsızlık duyar, başkalarının yaydığı şiddetli duygular ve fiziksel uyaranlardan rahatsız olurlarmış. Pek çok yeryüzü meleği, alerjik nedenlerle, yiyecek, temizlik malzemesi ve kozmetiklerindeki kimyasal maddelerin az olmasına dikkat edermiş. Şiddetin her türlüsünden (muhalif fikirler, olumsuz basın açıklamaları, şiddet filmleri) rahatsızlık duyarlar, çevreleri tarafından "aşırı duyarlı"
olarak nitelendirilirlermiş.

* Güçlü bir amaç duygusu: Melekleri yaşam amaçlarının ne olduğunu kesin olarak bilmeseler bile, bu görevin şifacılıkla, öğretmekle ya da hizmet etmekle ilgili olduğunu hisederlermiş.

* Geçmişlerinde genellikle hayalkırıklığı getirmiş ilişki kalıpları olması: Yeryüzü melekleri kimi zaman kendilerine duygusal destek veremeyecek ya da onları istismar edecek anne babalar tarafından büyütülürmüş. Yetişkin olunca, kendilerine çektikleri arkadaş ve sevgililer de onları istismar edermiş. Sadakatsizliğe, sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kalabilirlermiş. Bu döngüyü kırmak için bu kalıbı fark etmeleri ve bunun üzerinde ciddi biçimde çalışmaları gerekirmiş.

*Yabancıların rahatlıkla sorunların anlattığı, hatta çok kişisel bilgilerini çekinmeden verdiği kişilerdir.
* Kronolojik yaşlarından daha genç görünürler.

* kişisel ya da ailevi bir bağımlılık öyküleri olma ihtimali yüksektir: Yiyecek, ilaç, alkol, sigara, ilişkiler ya da bunların hepsi meleklerinin kendilerini başkalarından farklı hissetmelerini önlemek ya da yaşamdaki görevleri nedeniyle duydukları korkuyu bastırmak üzere sarıldıkları bir araç olabilir.

* Bir kulakta çınlama sesi: Yeryüzü meleklerinin çoğu (ama hepsi değil) bir kulaklarında yüksek sesli bir uğultu duyarlar. Stresli durumlarda ya da birdenbire ortaya çıkabilir. Bu ses aslında dünyevi problemleri aşmaları için meleğinin kendi ait olduğu alemden ona yollanan bir tür şifreli bilgi mesajıdır. Bu sorundan şikayetçi olanlar, zihinsel olarak, bu sesin kısılmasını talep edebilirler.

Yeryüzü Melekleri Kitabından Doreen Virtue

İlahi Rehberlik - Doreen Virtue



Birçok insan içsel rehberlik almanın sadece özel yetenekleri olan sınırlı sayıda insanlara ait olduğunu düşünür.

Sezgi ya da içsel rehberlik almak belli kişilere ait bir yetenek değil, çoğumuzun geliştirebileceği zaten bizde varolan içimizdeki bilgelikle bağlantı kurmanın yoludur.

Birçoğumuz aslında “İlahi Rehberliği” değişik yollardan alıyor ve bunun farkında olmuyoruz.

İlahi Rehberliği almamızın önündeki en büyük engeller korkularımız, egomuz ve önyargılarımız.

Bu konuyu açmadan önce “İlahi Rehberlik” almanın değişik yollarını kısaca anlatmak istiyorum. Belki size yabancı gelmeyen, farkında olmadan aldığınız bir yöntemi bunların içinde bulabilirsiniz:

l. DURU GÖRÜ:

İlahi Rehberliği duru görü şeklinde alanlar “Vizyon” görenlerdir. Gözleriniz kapalı ya da açıkken aniden beliren görüntülerdir.

Bir konu ya da almak istediğiniz bir cevap ile ilgili yoğunlaştığınızda, bazen de kendiliğinden beliren görüntülerle gelecek potansiyelle ilgili mesajlar alabilirsiniz.

2. DURU İŞİTİ:

İlahi Rehberliği duru işiti şeklinde alanlar ise rehberlerinin ilettiklerini kendi iç sesleri gibi algılarlar.

3. DURU HİSSEDİŞ:

İlahi Rehberliği hissetme şeklinde alanlar olayların gidişatını ve sonucunu sezgisel olarak bilirler.

4. DURU BİLİŞ:

Bir sorunun cevabını kendileri de nasıl cevapladıklarını bilmeden aniden bilme halidir. Burada sorunun cevabının zihinden ya da kalpten geldiğinin ayırımına varabilmek önemlidir.

5. RÜYALAR:

İlahi Rehberliği rüyalar yoluyla almak en sıkça görülenidir. Hemen herkesin başına bir ya da birden fazla gelmiştir.

Yalnız rüyalarda kendi aralarında ayrıldıkları için haberci rüyayı farketmemiz ve ona göre yorumlamamız gerekir.

Rüyalar apayrı bir konu olduğundan bir sonraki yazımda bu konuyu sizlerle paylaşacağım.

ÜÇÜNCÜ GÖZ

Sizin de bu 5 yoldan biriyle ya da birkaçı ile ilgili deneyimleriniz olmuşsa üçüncü gözünüzü açma zamanınız gelmiş olabilir.

Üçüncü göz iki gözünüzün tam ortasında bulunan Reiki’de altıncı çakra dediğimiz bölgedir. Bu çakra durugörü ile bağlantılıdır ve lacivert, çivit mavi renktedir.

Üçüncü gözünüzü açmakla yaşamınızda yukarıdaki İlahi Rehberlik yöntemlerinden birini geliştirebilir ve geleceğinizle ilgili yol ayrımına geldiğiniz zamanlarda rehberlik alarak doğru kararlar alabilirsiniz.

Üçüncü gözünüzü açmakla ilgili meditasyonlarınıza başlamadan önce gerçekten içinizdeki niyetin ne olduğuna bakın.

Bu niyet içinizin ışığından sevgiye dayalı bir niyetse yönteminiz ne olursa olsun mutlaka sonunda açılacaktır.

Ama bu niyet zihninizden ve egonuzundan geliyorsa bu önünüzdeki en büyük engellerden biridir.

Olumlu sevgiye dayalı ve zorlamadan yaptığınız meditasyonlar mutlaka sonuç getirecektir.

Meditasyondan önce İlahi İletişime başlamak için küçük bir dua örneği vereceğim;

Bu duanın ardından meditasyona geçebilirsiniz:

Sevgili Tanrım,
Senin rehberliğini işitmemi ve senin sevgini hissetmemi engelleyen bütün korkularımdan, endişelerimden, ön yargılarımdan ve egomdan kurtulmak istiyorum. Lütfen senin sevincini ve seninle bütünleşmemi önleyen her türlü engeli ortadan kaldırmama yardım et.
Teşekkür ederim. Amin.


ÜÇÜNCÜ GÖZÜNÜZÜ AÇMAK İÇİN MEDİTASYON


1. Rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamda oturarak yada yatar durumda yapabilirsiniz.
2. Çevrenizle her türlü iletişimi koparın. Telefonunuzu kapatın.
3. Üzerinizde ince ve baskı yapmayacak, bedeninizi size hatırlatmayacak giysiler olsun.
4. Meditasyon öncesi alkol ve çok kafein almayın.
5. Vücudunuzu iyice gevşetin, gözlerinizi kapayın ve odanızın altın rengi bir ışıkla dolduğunu hayal edin. Bu ışık altın rengi auraya sahip meleklerden gelmektedir. Bu ışığı birkaç kere derin bir biçimde içinize çekin ve ciğerlerinizi bu ışıkla doldurun. İçinize mümkün olduğunca çok ışık çekip yavaş yavaş dışarı verin. Her nefes alıp verişinizde bedeninizin iyice gevşediğini hissedin.
6. Şimdi dikkatinizi iki gözünüzün ortasına yoğunlaştırın. Gözlerinizin arasında başka bir gözün varlığını hissedin. Bu sizin “Üçüncü Gözünüz”; gerçek benliğinizin gözüdür. Bütün dikkatinizi iki gözünüzün ortasına vererek üçüncü gözünüzün kapağının açık mı, kısmen açık mı ya da tamamen kapalı mı olduğunu görün ya da hissedin.
7. Bunları yaparken iki gözünüzün ortasında sıcaklık, karıncalanma ve baskı hissedebilirsiniz.
8. Eğer göz kapağınız açık değilse, altın ışıktan çok derin bir nefes çekin. Bu ışığı başınızın içine getirin. Şimdi nefesiniz ve niyetinizle, bu ışığı üçüncü gözünüzden geçirip odaya verin. Nefes alıp vererek altın ışığı üçüncü gözünüzden dışarı yollamayı sürdürün.
9. Üçüncü gözünüzü temizlerken ruhsal görünüzü engelleyebilecek her türlü düşüncenizi ve korkularınızı da bırakmayı dileyin ve meleklerden yardım isteyin.
10. Kesin bir karar ve niyetle üçüncü gözünüzün kapağını açın. Bunu çok zorlamadan yapın. Onun açıldığını gördüğünüzde hep böyle açık kalmasına izin verin.
11. Ruhsal görünüzü temizlemenize yardımcı oldukları için Tanrı’ya ve Meleklere teşekkür edin.
******************************************
ÜÇÜNCÜ GÖZ İÇİN MEDİTASYON
1. rahatsız edilmeyeceğiniz bir odada rahat bir yer bulup oturun.telefonun zilini kapatın

2.odanın güzel altın rengi,metalik bir ışıkla doldugunu hayal edin. Bu güzel ışık altın rengi aura ya sahip meleklerden gelmektedir.bu ışıgı bir kaçkez derin bir biçimde içinize çekip ciğerlerinizi bununla doldurun.ışıgı içinize çekerken bedeninizin yenilendiğini ve gevşediğini hissedin.içinize mümkün oldugunca çok ışık çekin ve sonra onu yavaşça dışarı verin

3.şimdi dikkatinizi iki gözünüzün arasındaki alana toplayın. Önünüzde,gözlerinizin arasında bir başka göz görün ya da hissedin.bu sizin üçüncü gözünüzdür.bu gerçek beliğinizin gözüdür.tüm yaşam tarihinizi kaydeden,ve siz öbür tarafa geçtiğinizde yaşamınızın bir özetini gösterecek olan gözünüzdür. Üçüncü gözünüzün kapağının açıkmı,kısmen açık mı,yoksa tamamen kapalı mı oldugunu görün yada hissedin.eğer göz kapağı açık değilse,altın ışıktan çok derin bir nefes çekin.bu ışığı başınızın içine getirin.şimdi nefesiniz ve niyetinizle,bu ışığı üçüncü gözünüzden geçirerek odaya verin.o ,içinden geçen temizleyici ışığa karşılık verirken üçüncü göz bölgenizde hafif bir baskı hissedebilirsiniz.nefes alıp vererek altın ışığı üçüncü gözünüzden dışarı yollamayı sürdürün

4.üçüncü gözünüzü temizlerken,ruhsal görünüzü engelleyebilecek her türlü düşünceyi de salıverebilirsiniz. Melekler sınırlayıcı inançları temizlemeniz için size yardıma hazır bir biçimde beklemektedirler.yapmanız gereken tek şey bu inançları temizlemeyi istemektir.onlar tüm işi sizin için yapacaklardır. Birkaç derin nefesle birlikte,gerçeği ya da geleceğinizi görme konusunda barındırdıgınız korkuları melekleriniz bırakmayı isteyin.meleklerinize,onları görme konusunda barındırdıgınız korkuları bırakmayı isteyin.onlara,ruhsal görünüzü yeniden uyandırmanızın sonucunda eleştirilme,baskı ya da zarar görme korkunuzu bırakmayı isteyin.kendiniz dahil,herhangi bir zamanda ve yerde ruhsal görüye sahip oldugunuz için size zarar vermiş olanları bağışlamayı isteyin

5.kesin bir karar ve niyetle,üçüncü gözünüzün kapağını açın. Kütfen bunun için çok zorlamayın ya da çabalamayın.sadece onu açmaya karar verin.onun yapmaya karar verdiğiniz herhangi bir bedensel hareket kadar doğal ve kolay bir biçimde açılmasına izin verin.onun açıldıgını gçrdüğünüzde hep böyle açık kalmasına karar verin.onu istediğiniz zaman da kapayabileceğini bilin

6.ruhsal görünüzü doğru haline dönüşecek şekilde temizlemenize yardımcı oldukları için meleklere teşekkür edin




*SES TONLAMASI ÜÇÜNCÜ GÖZÜNÜZÜ AÇAR


Aynı zamanda “monoton bir nağme okumak” olarak da bilinen “tonlama” hızla durugörü yaratan başka bir yöntemdir.kadim mısırda,insarlar Thebes ‘in güneş tanrısının ismi olan “amon” ya da “amen” i tonlarlardı.amon ya da amen in ona bakan herkese gelecegin vizyonlarını getireceği söylenirdi.bu yüzden “amen” bazen durugörü uyandırıcı bir söz olarak tonlanır.ancak mısırlı yüksek rahipler verahibeler ,durugörünün bir putperest tanrının armaganı olmadıgını ,üçüncü gözden kaynaklanan dogal bir nitelik oldugunu bilirlerdi.mısırlılar “amen” sözcüğünün titreşimlerinin üçüncü gözü açtıgı sonucuna varmışlardı.bununla birlikte mısırlılar “aum” un üçüncü gözü açmak için “amen”den daha güçlü bir sözcük oldugunu keşfetmişlerdi


Yüksek rahipler ve rahibeler öğrencilerine “aum”un üç hecesinide ahh-uuuu-mmm olarak dikkatle telaffuz etmelerini öğretirlerdi.bu kadim sesleri tonlayarak sizde üçüncü göz bölgenizde titreşimler hissedebilirsiniz.onu hemen şimdi sessizce ya da yüksek sesle okumaya çalışın.her iki şekilde de ,her bir hecenin iki gözünüzün arasındaki alanı nasıl titreştirdiğini farkedeceksiniz.hatta bu esnada bir baskı ya da baş ağrısı gibi acı verici bir his de duyabilirsiniz,endilenmeyin.bu duyumlar sadece üçüncü göz kapağınızın bir süredir kullanılmayan paslanmış bir kapı gibi oldugunu gösterir


Eğer aum u her sabah ve her gece yatmadan önce yedişer kere okursanız ,bir hafta içinde ilahi rehberliğin berrak görsel simgelerini almaya başlarsınız.sadece hala ruhsal görü hakkında korkularınız varsa durugörü gerçekleşmeyebilir



Ruhsal görü alıştırması


1.yakınınızdaki bir nesneye bakın. Bu nesnenin ayrıntılarını oyuz sniye kadar inceleyin.

2.sonra gözlerinizi kapayın ve bu nesneyi zihin gözünüzle inceleyin. Zihninizden bu görüntünün parlaklığını,ayrıntısını ve büyüklüğünü arttırmasını isteyin.bu nesneyi zihninizde evirip çevirin ve ona farklı açılardan bakın.bu alıştırmayı günde iki kez yapın, o zaman görüşünüzün keskinliği muazzam ölçüde artacaktır.

3.ziyaret ettiğiniz yerlerin fiziksel çevrelerine dikkat etmeye başlayın.sıradan görüntülere dikkat etmye başladıgnızda çok geçmeden çevrenizdeki görsel sunuların zenginliğini ve çeşitliliğini farkedeceksiniz.bakkaldaki tezgahtarın yüz ifadeleri,otel lobisindeki koltugun kumaşının rengi ve dokusu, yerel çiçekçinin papatyalarındaki sarı tonu gibi önemsiz ayrıntılara dikkat ederek görsel ilahi rehberleğinizin ayrıntılarını da daha iyi elde edebilirsiniz



*SEMAVİ ALEM SİZE YARDIM EDECEKTİR


Semavi alem bizim ruhsal görümüzü açmamıza yardım etmek ister.eger ondan yardım istersek,başmelek Rafael ilahi görüşümüzü yeniden uyandırmamıza yardımcı olmaktan özellikle mutluluk duyar.Rafael tüm meleksi şifa çalışmalarını idare eder ve melekler arasında en yüksek şifacıdır.o her türlü fiziksel ve duygusal hastalığı iyileştirebilir.ve
 tüm melek ve başmelekler gibi,aynı anda bir çok insana yardım edebilir.ancak bildiginiz gibi,melekler ve başmelekler,yaşamımızın tehlikeye girdiği durumlar hariç,bizim davetimiz olmadan yaşamımıza müdahale etmezler.özgür irade yasası bizim kendi başımıza herşeyi (hatta acı verici şeyleri) yapma hakkına sahip oldugumuzu ve hiçbir meleğin karkarlarımıza müdahale etmeyeceğini bildirir


Melekler bize yardım etmeye bayılırlar,ama bu evrensel yasa genelde onları saha kenarında durup bizim başımızı derde sokup çıkarmamızı izlemek zrounda bırakır.onlar bizim semavi yardıma açık oldugumuzu gösteren bir işaret beklerler.bir düşünce,bir dua bir yardım feryadıyeterlidir.biz
 her ne zaman onların yardımına açık oldugumuzu göstersek,melekler anında bizim yardımımıza koşarlar.burada bize düşen tek görev yardım istemeyi hatırlamaktır.birçogumuz Tanrı dan ve meleklerden yardım istemek için son ana dek bekleriz



Ruhsal görü alıştırması 2

işte size ruhsal görünüzü açmak için başmelek Rafael im yardımını almanın çok etkili bir yolu:

1.bir kaç derin nefes alıp içinizden “başmelek Rafael, lütfen şimdi bana gel” deyin. Siz daha cümlenizi bitirmeden o yanınızda olacaktır.melekler aynı anda birçok kişiyle birlikte olabilir ve Rafael kendisini yardıma çağıran herkese yardım edebilir

2.içinizden Rafael den sağ elini iki gözünüzün arasındaki alana koymasını isteyin. O elinden üçüncü gözünüze parlak bir şelaleya benzeyen güzelim,zümrüt yeşili bir şifa ışığı aktaracaktır.o,ruhsal görünüzü engelleyen inatçı korkuları temizlemek için size bu şifa enerjisini yollarken o bölgede bir kaıncalanma hissedebilirsiniz.bu ışığı istediğiniz kadar çok içebilirsiniz.

3.ondan sonra lütfen Rafael e bu yardımı için teşekkür etmeyi unutmayın. Sizin sevinciniz ve şükran duygunuz onun beklediği tek karşılıktır



Gelecek günlerde büyük olasılıkla bir çok (kendiliğinden gelen) vizyon göreceksiniz.daha öncade söylediğim gibi,bu vizyonları günlüğünüze kaydetmeniz çok yararlı olur.bu şekide,onların ne kadar doğru oldugunu görebilir,ve ayrıca kişisel sembolijinizin şifresini çözmenize yardımcı olacak kapıları aralayabilirsiniz


Melekler size bu konuda son bir öneride bulunmamı istiyorlar: lütfen vizyon almak için çok aşırı zorlamayın.her ne zaman kendimizi zorlarsak ya da fazla çabalarsak ego ‘muzu kullanıyor oluruz.ego,gerçek ilahi rehberliğin anti-tezidir.semavi alemden düzenli bir iletişim akışı almanın kuralı kolayca yapmaktır.bizin ilahi yardımı zorlamamız gerekmez.zorlama, Tanrı nın bizim için olmadıgı inancından kaynaklanır.oysa durum bunun tam tersidir.bizim yalnızca yardım isteyip,sonra da gelen vizyonları farketmemiz gerekir

*******************************
Kulak Çakralarını Temizleme Yöntemi

1.İki-üç kez çok derin nefes alın...

2.Kulaklarınızın hemen içinde birer menekşe-kırmızı disk imgeleyerek kulak çakralarınızı gözünüzde canlandırın ya da hissedin...Bu disklerin içe ve ukarı doğru,otuz derecelik bir açıda bulunduklarını görün ya da hissedin...

3.Derin bir nefes daha alarak parlak beyaz bir ışığın kulak çakralarınızın içini temizlediğini imgeleyin..Onları aynı anda ya da sırayla temizleyebilirsiniz...

4.Beyaz ışık çakraları içeiden ovalayarak temizlerken,içinizden meleklerinizden başınızı kuşatmalarını isteyin..Sonra meleklerin kulak çakralarınızda bulunan tüm acı verci anıları alıp götürmelerine izin verin.Sizin onlara yardım etmeniz gerekmez sadece yardım edilmeyi isteyin yeter.Aslında bizim çabalarımız çoğunlukla onların yolunu kestiğinden melekler sizin onlara yardım etmeye çalışmamanızı tercih ederler...Onun yerine,onlar sizin Tanrı'nın sesini işitmenizi engelleyen eski duyguları,düşünceleri ve anıları temizlerken,sadce meleklerin şifalandırıcı gücüne açık olun...

5.Meleklerden ilahi rehberliği işitmekle ilgili her türlü korkunuzu temizlemelerini isteyin..Buna bir ses tarafından ürkütülme korkusu,Tanrı tarafından kontrol edilme korkusu ya da Tanrı'nın zamanını ya da dikkatini hak etmediğiniz korkusu da dahildir...

6.Derin bir nefes daha alarak,meleklerin kulak çakralarınızı sevgiyle ve çok parlak bir ışıkla aydınlattıklarını görün ya da hissedin..Sonra,yardımlarından ötürü onlara teşekkür edin...


İlahi rehberliği egonuzun sesinden ayırt emenize yardımcı olan tipik özellikleri hatırlayın..Gerçek rehberlik daima olumlu,yüceltici ,tekrarlamalı ve sevecendir..Egonun sesi ise olumsuz ,eleştirelizorlayıcı ve kötümserdir...
*******************************************
YÜKSEK BENLİK

sevecen

güvenli

Doyumlu

Sizi ilahi amacınızı gerçekleştirmeye teşvik eder.

İlgili herkesin kazanmasıyla ilgilenir.

İlişkilerde güvenlidir.

Temiz vicdana sahiptir.

Eylemlerine sevgi rehberlik yapar.

Şimdiki an üzerinde odaklanır.

Tutarlıdır.

Kendinizi sıcak ve korunuyor hissetmenizi sağlar.

Sizi tehlikeye karşı uyarırken bile olumlu bir sese sahiptir.

Cömerttir.

Ayağını sıkı basar.


DÜŞÜK BENLİK


Kıskanç

Güvensiz

Yoksun olduğuna inanır.

Hayatınızın amacını ertelemenizi ister.

Birinin kazanıp diğerinin kaybettiğine inanır.

Rekabetçidir.

Terk edilmekten korkar.

Suçluluk duyar.

Entrika çevirir ve kurnazca yönlendirir.

Gelecek üzerine odaklanır.

Düşüncesizce hareket eder ve tutarsızdır.

Kendinizi soğuk ve korunmasız hissetmenize yol açar.

Saldırgan ve talepkar bir sese sahiptir.

Açgözlüdür.

Hantal ve beceriksizdir...
*******************************************
Durusezi:
İç güdüler, sezgiler, ve ruhsal duyumlar

Şu ya da bu zamanda birçoğumuz şunları söylemişizdir.
''Bu konuda iyi şeyler hissediyorum.''
''Sezgilerim bana yolumuzu şaşırdığımızı söylüyor''
''Çok büyük bir şeyin olacağını hissediyorum.''
Eğer sizde böyle şeyler hissetmişseniz, bir duru sezi yaşamış, ya da ilahi rehberliği fiziksel hisler ve duygular yoluyla almışsınız demektir.
Hepimiz ruhsal duyulara sahibiz, dolayısıyla herkes bir ölçüde duruseziye sahiptir. Diğer duru yetenekleri olduğu gibi, siz durusezi yeteneğinizide güçlendirebilirsiniz. Bu ilahi rehberlik biçimine uyumlanmak genelde başkalarının hislerine karşı da çok duyarlı olan sezgisel ve empatik kişiler için daha kolaydır.
Duru Sezinin bir çok yüzü:
Durusezi, ilahi rehberliği bize birçok şekilde getirebilir. O şu şekilde tezahür edebilir.
*Olumsuz durumun bir işareti olarak mide, el,çene,sırt, alın kaslarının gerilmesi.
*Yaklaşan sevinç verici bir haberin işareti olarak midede ani bir bulantı.
*Birşey yapmanızı söyleyen bir içgüdü ya da önsezi.
*Bir durumun iyi sonuçlanmayacağını söyleyen bir derinlere gömülme hissi.
*Bir insanın sizi düşündüğünü hissetmeniz, ve daha sonra bunun haberci bir duygu olduğunun ortaya çıkması.
*Size doğru yolda olduğunuzu söyleyen bir sevinç hissi.
*Yaklaşan bir evliliği işaret eden portakal çiçeği kokusu gibi, birden duyulan ve nereden geldiği belli olmayan bir koku.
*Oda ısısında ani bir düşüş hissetmek.
*Başkasının hislerini sanki o sizin kendi duygunuz ya da fiziksel duyumunuzmuş gibi hissetmek.
* Teninizde hafif bir dokunuş ya da hava basıncında bir değişim hissetmek, ki bu size çevrenizde meleklerin olduğunu bildirir.
Ruhsal Hislerinize lütfen güvenin:
Hislerinize uygun davranmak gerçekten önemlidir. Bir çok kişi sezgilerine göre davranmayıp sonra buna pişman olduğu zamanları hatırlayabilir.
Durusezi almak tablonun sadece yarısıdır, sezgilerimize gerçekten güvenip onları izlemek ise diğer yarısını oluşturur.
Güçlü Duygular:
Durusezi geleceği önceden bildirir. Bazen o mevcut durumunuzla ilgisiz görünen ani ve güçlü bir duygu olarak gelir. Ve o duyguya doğru çekildiğinizi hissedersiniz, böylece yönünüzü değiştirir o duyguyu izlemeyi başarırsanız, gerçekten mucizeler yaşamaya başlarsınız, ama o sese tam olarak güvenmeli ve o güveni boşa çıkarmamalısınız.Bazen ona aldırış etmeyiz ve o daha kuvvetli bir seziş olarak geri gelir, onu izlemekte yine bizim seçimimizdir, ama izleyebilirsek bizi asla yarı yolda bırakmaz.
Duygusal Duyarlılık:
Doğal durusezinin daha çok farkına vardıkça, başka insanların duygularına karşıda bir o kadar duyarlı hale geliriz. Bu duyarlılığa genelde empati denir. Empati çok derinden etkileyen ve ilham veren bir deneyim olabilir.
Ruhsal duyularınız açılıp empati yeteneğiniz gelişirken, siz bir odaya girdiğinizde anında o odadaki insanların ruh hallerini ve duygularını hissettiğinizi görebilirsiniz. Yıllardır birlikte olan ya da aralarında güçlü bir duygusal bağ bulunan çiftler birbirlerinden çok uzakta bulunsalar bile hislerini algıladıklarını bildirmişlerdir. Arkadaşlarınız, aileniz, hatta yabancı insanlar sıkıntıda olduklarında bunu hissedebilir, ve tam sizin yardımınıza ihtiyaçları olduğu anda onları arama dürtüsü duyabilirsiniz.
Durusezerler başkalarının duyularına karşı çok duyarlıdırlar. Bu yüzden onlar kalabalıktan pek hoşlanmazlar, çünkü hissettikleri yoğun enerji onları çok bunaltabilir.
Birincisi, melekler ilişki kurduğunuz kişiye karşı sevecen bir tutum içinde olmanın önemini vurgularlar. Onları size muhtaç ya da bağımlı olarak görmekten kaçının.
Onun yerine şu onaylamayı yaparak, konuştuğunuz herkes hakkındaki ruhsal gerçeğe sahip çıkın: Bu insan, benim gibi, Tanrı'nın kutsal bir çocuğudur. Ben bu insanı hasta, zayıf düşmüş, bağımlı olarak görmüyorum. Böyle görmek her ikimizede zarar verir, çünkü o zamanda olumsuz nitelemeden olumsuz realite yaratırız. Onun yerine ben Tanrı'nın herkesi eşit biçimde mükemmel yarattığını görüyorum. Bu mükemmeliği görerek karşımdaki insanın da kendi Tanrısallığını eylem içinde görüp deneyimlemesine yardım ediyorum.
Melekler olumsuz durumlarda size yardım edeceklerini söylerler. Onlar size, sizi bilinçleri egoya dayalı insanlardan uzaklaştıracak şekilde yol gösterirler. Melekler ayrıca durusezerlerin kendilerini doğayla kuşatmaları gerektiğini de söylerler.
Onlar durusezerlere aktarmam için bana bu konuda şunları söylemişlerdir. Biz sizi başkalarının acılarını massetmekten korumaya çalışırız. Size, sizi sevinç ve kahkahadan yoksun bırakacak her türlü durumu aşmanız için yol gösteririz.
Size ayrıca Tabiat Ananın elini tutmanızı öğütleriz. Onun bitkileri ve çiçekleri karanlığı hücreleri ve kökleriyle çekip alarak sizi içsel fırtınalardan koruyabilir. Dolayısıyla karanlığı varlığınıza davet ettiğinizde, bitkilerin arasındaki doğa meleklerinden aranızda durup enerjinizin karanlığı massetmesini önlemelerini isteyin.
Bitkiler ve hayvanlar yanınızda durup ışıktan gelmeyen herşeyi masseden altın koruyucu meleklerinizdir. Onların acı çekeceğini asla düşünmeyin onlar sizin yuvaya dönüş çabalarınızı desteklemek için kutsal bir amaçla gönderilmiş ışık vasıtalarıdır.Bitkiler ve hayvanlar Tanrı'nın ebedi sevgisinin ışığında durmayı bilir, ve kendilerinide karanlıktan böyle korurlar.
******************************************
İlahi Rehberliği İşitme Korkusunu Bırakmak

Korku, bir insanın Tanrı’nın sesini kolayca işitememesinin başlıca nedenidir. Tanrı, bizim içimiz de dahil olmak üzere her yerdedir. Bu yüzden uzaktan gelen bir sesi işitmek için kendimizi zorlamak zorunda değiliz. Tanrı’nın sesi bizi kuşatıp sarar. Yaradanımız bizimle sürekli olarak konuşur ve O’nun sesi bizim içimizden ve dışımızdan her yerden yankılanır. İlahi rehberliği işitmememizin asıl nedeni onu işitmekten korkmamızdır.

Tanrı’nın sesini işitme korkusu, kontrol edilme korkusundan kaynaklanabilir. Eğer siz Tanrı’nın hayatınızın idaresini ele geçireceği ya da sizi istemediğiniz şeyleri yapmaya zorlayacağı konusunda endişeleniyorsanız, ilk ağızda O’nun sesini duymayarak buna direnebilirsiniz. Ya da siz Tanrı’nın rehberliğinin hayatınızı daha kötüleştireceğinden korkuyor olabilirsiniz.

Ben de bu korkularla boğuştum. Her ne zaman bilerek Tanrı’nın rehberliğini duymazdan gelsem, kendimi bir otoriteye karşı gelen cüretkâr bir genç gibi hissettiğimi hatırlarım. Ben, bu beni mutluluğa götürecek olsa bile, bana ne yapacağımın söylenmesini istemezdim! Tanrı’nın beni zevk aldığım maddi şeylerden vazgeçirmeye zorlayacağından korktuğumu da hatırlarım. Tanrı’nın bizim “beşeri” zevklerden ve estetikten yoksun bir yaşam sürmemizi istediğini düşünürdüm. Sadece ego’nun bizim sefil ve kısır bir yaşam sürmemizi isteyebileceğini anlamam uzun bir zaman aldı. Tanrı’nın isteği gerçek benliğimizin isteğiyle aynıdır: mükemmel bir huzur ve mutluluk. Birçok müşterim ve öğrencim aldığı dini eğitim yüzünden Tanrı’nın günahlarını cezalandıracağından korkar. Onlar kötü haberler duyacaklarını varsaydıklarından ilahi rehberliği işitmekten kaçınırlar. Okul müdürünün odasına çağrılma korkusu gibi, algıladıkları yanlış işlerden kaynaklanan suçluluk duygusu Tanrı’nın onları azarlayacağı ya da cezalandıracağı korkusunu yaratır. Ancak, bu korku sadece projeksiyondan (dışa yansıtmadan) kaynaklanır. Ego intikamcı olduğundan, ama bunu kabul etmek istemediğinden, o bu özelliği Tanrı dahil herkeste görür. Oysa Tanrı bizim hatalarımızı düzeltmemizi ister, onlardan ötürü cezalandırılmamızı değil. Biz Tanrı ile bir olduğumuza göre, O neden Kendisini cezalandırmak istesin ki?

Ben müşterilerime ilahi rehberliğin onları sevince, başkalarına hizmete, şefkate ve sevgiye götürdüğünü hatırlatarak bu rehberliği işitmenin doğruluğu konusunda rahatlamalarına yardımcı olurum. Bunlar “şeytan”ın değil, Tanrı’nın nitelikleridir. Sadece ego’nun rehberliği depresyon, yargılar ve bağımlılıklar gibi “kötü” sonuçlar yaratır.

Bazen de hak etmeme duygusu ilahi rehberliği işitmemizi engeller. Eğer biz daha mutluluk verici bir işi, daha sağlıklı bir aşk yaşamını ya da daha sağlıklı bir bedeni hak etmediğimizi düşünüyorsak, o zaman bu yönde aldığımız tüm rehberliğe korkuyla bakarız. Düş kırıklığına uğrama ya da kazandığımız şeyleri yitirme korkusuyla, hayatımızın daha iyi olabileceğini umut etmekten bile korkarız.

Eğer size yardım etmesine izin verirseniz, semavi âlem bu korkuları ortadan kaldırabilir. Sadece birkaç derin nefes alın ve onun ilahi rehberliği işitmenizi engelleyen korkulardan kurtulmanıza yardım etmesini isteyin. Resmi bir davette bulunmanız ya da dua etmeniz gerekmez, sadece bu korkulardan kurtulmayı içtenlikle isteyin yeter. Korkulardan kurtulmak için ilahi yardım isterken, Tanrı ve meleklerin sizi kuşattıklarını hissedecek ve bileceksiniz. Kendinizi semavi âlemden gelen yardıma açtığınızda, herhangi bir karanlık düşünce ya da duyguyu ışıkla aydınlatmaktan gelen ferahlığın keyfini yaşacaksınız.



Kulak Çakralarınızı Nasıl Temizleyebilirsiniz


Tıpkı durugörü gibi, duruişiti de onunla ilişkili çakraları temizlediğimizde gelişir. Kulak çakraları başın içinde, sağ ve sol kulakların yakınındadır. Onlar başın ortasına, içeri doğru otuz derecelik bir açıda bulunur ve enerji frekansları –durugörü yoluyla- menekşe kırmızı olarak görünür.

Kulak çakrasını tıkayan başlıca şey duymuş olduğunuz sözlerden kaynaklanan korku ya da öfkeyi barındırmanızdır. Sözlü saldırılarla karşılaşmış insanlar da kulak çakralarında korku ya da içerleme gibi duygulardan kaynaklanan engelleri barındırırlar. Bu karanlık duygular çakralara yerleşerek bizim bu incitici sözleri zihnimizden tekrar tekrar geçirmemizi beklerler. Biz bu eski duyguları bırakarak kulak çakralarımızı temizleyebilir, böylece “berrak işitişe” izin verebiliriz.

Hemen her hafta sonu seminerlerimde, dinleyicilere kulak çakralarını temizlemek için aşağıda yer alan yöntemi uygulatırım. Sonra onları ilahi rehberlik istemeye ve yanıtlarını dinlemeye yönlendiririm. İnsanlar daima daha sonra bana gelip, “İlk kez bir meleğin sesini duydum,” ya da “En sonunda bugün Tanrı’nın sesini duymama yardım ettiğiniziçin teşekkür ederim,” derler.



Kulak Çakralarını Temizleme Yöntemi

1. İki-Üç kez çok derin nefes alın.

2. Kulaklarınızın hemen içinde birer menekşe-kırmızı disk imgeleyerek kulak çakralarınızı gözünüzde canlandırın ya da hissedin.. Bu disklerin içe ve yukarı doğru, otuz derecelik bir açıda bulunduklarını görün ya da hissedin.

3. Derin bir nefes daha alarak parlak-beyaz bir ışığın kulak çakralarınızın içini temizlediğini imgeleyin. Onları aynı anda ya da sırayla temizleyebilirsiniz.

4. Beyaz ışık çakralarını içerden ovalayarak temizlerken, içinizden meleklerinizden başınızı kuşatmalarını isteyin. Sonra meleklerin kulak çakralarınızda bulunan tüm acı verici anıları alıp götürmelerine izin verin. Sizin onlara yardım etmeniz gerekmez; sadece yardım edilmeyi isteyin yeter. Aslında, bizim çabalarımız çoğunlukla onların yolunu kestiğinden, melekler sizin onlara yardım etmeye çalışmamanızı tercih ederler. Onun yerine, onlar sizin Tanrı’nın sesini işitmenizi engelleyen eski duyguları, düşünceleri ve anıları temizlerken, sadece meleklerin şifalandırıcı gücüne açık olun.

5. Meleklerden ilahi rehberliği işitmekle ilgili her türlü korkunuzu temizlemelerini isteyin. Buna bir ses tarafından ürkütülme korkusu, Tanrı tarafından kontrol edilme korkusu ya da Tanrı’nın zamanını ya da dikkatini hak etmediğini korkusu dahildir.

6. Derin bir nefes daha alarak, meleklerin kulak çakralarınızı sevgiyle ve çok parlak bir ışıkla aydınlattıklarını görün ya da hissedin. Sonra, yardımlarından ötürü onlara teşekkür edin.

Kulak çakralarınızı temizledikten ve korkularınızdan kurtulduktan sonra, semavi âlemden aldığınız duruişiti mesajlarında belirgin bir artış göreceksiniz. İlahi rehberliği ego’nuzun sesinden ayırt etmenize yardımcı olacak tipik özellikleri hatırlayın. Hatırlayacağınız gibi, gerçek rehberlik daima olumlu, yüceltici, tekrarlamalı ve sevecendir. Ego’nun sesi ise olumsuz, eleştirel, zorlayıcı ve kötümserdir.



Açıklığın Önemi

Çakralarınız temizlendikten sonra ilahi rehberliği işitmenizi önleyebilecek tek bir engel kalır. Bu engel, siz Tanrı’dan hangi yanıtları işitmek istediğinize önceden karar verdiğinizde oraya çıkar. Çoğu kez, semavi âleme bir soru sormamıza karşın, aslında onun yardımını istemeyiz. Onun yerine sadece kendimiz için çoktan seçtiğimiz yanıtı onaylamasını isteriz. Böylece seçici dikkatimizi kullanır ve eğer Tanrı bize farklı bir yanıt verirse, onu hiç duymayız.

Duruişiti bizim arzu ettiğimizin dışındaki bir yanıtı duymaya açık olmayı da içerir. O’nun bizim için istediği şey mükemmel bir sevinç olduğundan, Tanrı’nın yanıtları daima mutlu sonuçlar getirir. Biz hayatımızın senaryosunun ne olması gerektiğiyle ilgili kendi fikirlerimize sahip olduğumuzdan, başlangıçta bu ilahi rehberliğe direnebiliriz.

Örneğin, diyelim ki siz bir meditasyon yapıp Tanrı’ya, “İşimde nasıl daha mutlu olabilirim?” diye sordunuz. İçinizden, siz çaresizlikle, “İşini hemen bırak ve başka bir yerde iş ara,” mesajını duymak istiyorsunuz. Bu ön fikriniz büyük olasılıkla sizin, “Henüz bu işi bırakmanın zamanı değil. İş arkadaşlarını sev ve patronunu bağışla. Önce mevcut iş yerinle barış, ancak ondan sonra başka bir yerde iş aramaya karar ver. Mevcut durumunu şifaya kavuşturarak, bir sonraki fırsata kapı açabilirsin,” diyen gerçek ilahi rehberliği kaçırmanıza neden olacaktır.

Biz Tanrı’ya bir soru sorduğumuzda, O’nun bizimkinden farklı olabilecek yaratıcı çözümlerini duymaya açık olmalıyız. Tanrı tüm-bilgelik, tüm-zekâ ve tüm-yaratıcılık olduğundan, semavi âlemin bizim durumumuzla ilgili persfektifinin bütün tabloyu gören bir yerden geldiğine güvenmek akıllıca olur.

Ben daima Tanrı ve melekleri bizim nerede bulunduğumuzu, çevremizde neyin bulunduğunu ve nereye doğru yöneldiğimizi gören hava trafiği kontrolörleri olarak düşünürüm. İlahi rehberlik istemek bir pilotun kuleyle iletişim kurup bilgi almasına benzer.



Müzik Duruişitiyi Artırır

Evinizde, iş yerinizde ve arabanızda yumuşak bir klasik müzik dinlemek duruişiti deneyimlerinizin frekansını ve yüksekliğini artırır. Bu konuda yapılan bazı çalışmalar yumuşak müziğin gerçekliği kanıtlanabilir telepatik deneyimlerin sayısını artırdığını göstermiştir. ¹Ne ilginçtir ki, ünlü “Hallelujah (Allaha şükür) Korosu”nu yazmasına meleklerin yardım ettiğini söyleyen George Frederick Haldel de dahil olmak üzere birçok klasik besteci spiritüel bir geçmişe sahiptir. “Dört Mevsim Suiti”ni besteleyen Antonio Vivaldi ise kimsesiz çocuklara müzik dersleri veren bir rahipti.

Müzik duruişiti ilahi rehberliği ile sıkı bir bağa sahiptir. Birçok kişi göklerden gelen semavi müziğin sesiyle uyanmıştır. Bu kısa fakat güçlü ve güzel bir müziktir. Belki ölümden dönen birçok kişinin işittiğini bildirdiği müzik de bu semavi âlemin müziğidir. Her durumda, bu bedensiz müzik bir hoşgeldin sesidir ve meleklerin yakınızda bulunduklarını gösteren bir işarettir.

Fiziksel seslere daha çok dikkat ederek ruhsal kulağınızı duruişiti ilahi rehberliğinin daha çok örneğini yakalayacak şekilde uyumlayabilirsiniz. Sizi sürekli olarak kuşatan, geriden gelen sübtil seslere, örneğin konuşmalar ve mekanik sesler gibi insan yapımı seslere ve rüzgarın, kuşların ve yağmurun sesi gibi doğanın seslerine kulak verin. Ayrıca müzikte, alçak perde ve ritm gibi ses kalıplarına dikkat edin. Biz, çoğunlukla, meleklerin seslerini duymadığımız gibi bu sesleri de duymayız. Kulaklarınızı sübtil fiziksel seslere odaklayarak, sübtil meleksi sesleri de daha kolayca duyabilirsiniz.
KAYNAK:ilahi rehberlik-doreen virtue