20 Mayıs 2015 Çarşamba

Farkındalığın Ötesi Uyanış Kursu






Bağlantılarınızdan ve gereksinimlerinizden kurtulursanız MUCİZEyi yaratabilirsiniz.Bie şeye bağlandığınızda ,birşeyin bağımlısı olduğunuzda,birşeyin olmasını istediğinizde,onu öteleyen bir ENERJİde oluşturmuş olursunuz.Bir şeyi çok istemek ,birşeye çok ihtiyaç duymak onun olmama nedenidir. Sahip olmak istediğiniz şeyle ilgili daha esnek bir tavır sergilediğinizde SEVECEN,YANSIZ,YANLIZCA İSTEM dolu bir ENERJİ oluşturursunuz . Büyük bir olasılıkla ,böylesine esnek davrandığınız için dileğiniz yaşamınızdaki yeri kolayca alır


Birinci Aşama: Mağduriyet,



İkinci Aşama: Güç Kazanma,



Üçüncü Aşama: Teslimiyet



Dördüncü Aşama: Uyanış.



Çekim yasası ve bilinçaltı konularına ilgi duyan ya da duymayan herkesin alıp okumasını tavsiye ettiğim bir kitap.



Kendiniz keşifte faydalı olacağını düşündüğüm kitaptan bir bölümü burada paylaşmak istiyorum.



****************************************************



Siz Sorunun İçindesiniz.



Kimileri soru sorar ve çoğu kez aynı soruları yineler. Şu kişiyi, şu nesneyi, şu sorunu yaşamımdan nasıl çıkarırım? Dr. Hew Len onlara şöyle der, “Bir sorunuz olduğunda sizin de orada bulunduğunuzu fark ettiniz mi?” Siz de oradasınız. Sorunun içindesiniz. Böyle olmadığını sanıyorsunuz. Bir kez daha mağduriyet bilincine geri dönüyorsunuz.
İlk üç aşamada arada bir mağduriyet hissine kapılmak, güçlendiğini duyumsamak ya da teslimiyet içerisine girmek son derece mümkün. Sürekli olarak uyanık ve bilinçli davranmak ve sürekli arınmak zorundasınız. Dr. Hew Len bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Sürekli olarak orada bulunduğunuzun hiç farkına vardınız mı? Yakındığınız her ne olursa olsun siz oradasınız. Her yakınmanızda ortaya çıkan ortak unsur sizsiniz.”
Sonra sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bunu yaratan sizsiniz. Eğer kendi gerçeğinizi yarattığınızı düşüyorsanız, bu sizin gerçeğinizdir. Bunu siz yarattınız.”
Öyleyse ne yapmamız gerek? “Bu duyguyu ele alın. Yakınmanızı ele alın. Onu içinizde tutmayın. Bir başkasına, bir başka binaya veya kuruma ya da yakındığınız kişiye aktarmayın. Onu ilahi varlığa havale edin.”



İlahi Varlığa Havale Etmek;

Dualarınızla onu ilahi varlığa havale edin. Bir kez daha şöyle söyleyin.: “ Üzgünüm. Bunu kendim oluşturduğumu hiç bilmiyordum ama bu oldu ve bir şekilde ben bunun içinde yer aldım. Lütfen beni affet, çünkü bunun bilincinde değildim. Bunu oluşturacak bu gerçeği yaratacak ne yaptığımı bilmiyorum. Teşekkür ederim. Hayatta olduğum için teşekkür ederim. Beni dinlediğin için teşekkür ederim. Bunla ilgilendiğin için teşekkür ederim. İlahi varlık olduğun için ve beni mucizevi bir şekilde soluk alan, yaşayan bir varlığa dönüştürdüğün için teşekkür ederim.” Ve sözlerinizi “Seni Seviyorum” diye bitirin.

Kesinlikle inanıyorum ki eğer tüm içtenliğinizle “ seni seviyorum” der ve ilahi varlığın sizi dinlediğine inanırsanız, büyük bir mutluluğa kavuşursunuz. Gözleriniz yaşlarla dolduğunda ve “Yaşam ne kadar büyük bir armağan. Şu anda burada olmak, bu sürece katılmak, farkında lığa kavuşmak ne muazzam armağan. Bu ne büyük bir armağan. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.” Dediğinizde büyük bir mutluluğu tadarsınız. Bundan minnet duyar ve beklide “Minnettarım” dersiniz. Bu sevgi dolu sürece girdiğiniz zaman aslında ilahi varlıkla bütünleşmektesiniz. İlahi varlığı tanımlayan tek sözcük varsa o da sevgidir.

Bu Sizin Hatanız değil, Ama …

Dr. Hew len’in Self I-denity Hooponopono yöntemi ve teslimiyet düşüncesi üzerine sonsuza kadar konuşabilirim ama sizin anlamanızı istediğim tek şey yaşamınızda her ne olursa olsun, bunun sorumluluğunu üstlenmeniz gerektiğidir. Bu bir suçlama değil. Bunun için dövünmeniz gerekmez. Bu durumu açıklamada en sevdiğim söz şudur: “Bu sizin hatanız değil ama sizin sorumluluğunuzdur.”

Bu sizin hatanız değil ama bundan sorumlu olan sizsiniz. Bununla başa çıkmanın en iyi yolu teslimiyettir. Soruna teslim olun. Onu ilahi varlığa havale edip şöyle deyin: “Üzgünüm. Lütfen beni affet. Teşekkür ederim. Seni seviyorum. Üzgünüm. Lütfen beni affet. Teşekkür ederim. Seni seviyorum.”


Her Şeyi Denetim Altına Alamazsınız!

Bunun üzerinde biraz duralım. Neden denetimi elden bırakmak isteyesiniz? Her şeyi denetleyemediğiniz için. Evreni denetleyemezsiniz. Yaşamınızdaki her şeyi denetleyemezsiniz. Bunu zaten denediniz ve eğer kendinize karşı dürüst olursanız, bunun pek işe yaramadığını görürsünüz. Bundan vazgeçmeniz gerek. Teslim olmalısınız ama bunun olumsuz bir yanı yok, çünkü hala egoya sahipsiniz.

Egonuzu sizinle beraber olmaya devam edecek. Aslında egonuz bir var oluş aracı. Sizi gün boyu yönlendirmek ve duvarlara toslamanızı engelleyip doğru kapıdan geçmenizi sağlamak için var. Ama şunu da öğrendim: Egonuz ve bilinciniz bir teslimiyet duygusu içinde size daha iyi bir yaşam sağlamak için evrenden isteklerde bulunabilir. Buradaki sorun, denetlemeye kalkıştığınız zaman, egonuzun devreye girmesi; oysa egonuz evrenin tümünü göremez. Asıl sorun bundan kaynaklanıyor.


Gözleriniz yukarıya çevirin ve “Üzgünüm. Bu duyguya neden kapıldığımı bilmiyorum. Neden böyle karşı çıktığımı ve olumsuz düşündüğümü bilmiyorum. Lütfen bunun için beni affet. Bunun hayatıma nasıl karıştığın bilmiyorum. Bununla ilgilendiğin için teşekkür ederim. Beni dinlediğin için teşekkür ederim. Seni seviyorum.” deyin.

Başlangıçta bunları içinizden gelerek söylemiyor olabilirsiniz ama söylemeyi sürdürdükçe, özellikle teslimiyet sonuçlarını görmeye başladığınızda, farkındalık oluşturan üçüncü aşamaya girdikçe, bunu daha fazla yapmak isteyecek ve şu anda bunu yapmanın mutluluğunu hissedeceksiniz.





Joe Vitale

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder