24 Eylül 2013 Salı

Reiki'ye Başlamadan Önce



Evrende yaşayan tüm canlılar ısı ve enerji yayarlar. Bu enerji, yaşam gücünün kendisidir.
Biz, enerjiyiz ve sürekli hareket halinde olan bir enerji deni­zinde yaşıyoruz.
"Enerji" kelimesi Grekçe energia ("hareketli kuvvet") kelimesinden gelir. Bu kuvvet, evrendeki tüm varlıklar ara­sında temel ve evrensel bağı oluşturur. Daha önce değindiği­miz gibi, biz tamamıyla enerjinin içinde yüzüyoruz. Bizi "canlandıran" ve bizi "hareketlendiren" bir enerji var, aynı enerji, ampulün yanmasını ya da küçük bir ekran üzerinde görüntünün oluşmasını da sağlıyor. Bütün bunlar enerji şe­killeridir. Ama enerji tam olarak nedir? Yaşam enerjimiz yüce yaratıcıdan bize doğumumuzla beraber aktarılmıştır. Yaşam gücümüzdür.

Reiki binlerce yıllık şifa ve ruhsal çalışmalara dayanan ve enerji aktarımı ile şifa vermeye dayalı bir enerji tekniğidir. Eski Hint geleneklerinde ki bunlar 5000 yıllık prana denen evrensel enerjiden bahseder, yogiler bu enerjiyi nefes alıp verme teknikleri, meditasyon ve fiziksel egzersizlerle şuur düzeyini yükseltmek ve gençlik süresini arttırmak için kullandılar. Çinliler milattan önce 3.yüzyılda chi dedikleri bir yaşamsal enerjinin mevcudiyetini önerdiler. Haraketli ya da hareketsiz tüm maddeler bu evrensel enerjiden oluşur. Eski akupunktur sanatı ve EFT ise ying yangı dengeleme üzerine yapılan bir tekniktir. Milattan önce 538 yılında başlayan yahudi mistik geleneği kabala da, aynı enerjilerden astral ışık olarak söz ediliri İslamiyet’te baraka, hristiyanlarda katoliklerde oron diye tabir edilir. Evrensel yaşam enerjisi her kültürde farklı isimlerle bilinir. Eski ahitlerde insanların çevresindeki ışıktan fazlaca söz edilir fakat yüzyıllar içinde bu fenomen orijinal anlamını yitirmiştir.

12. Yüzyılda orta çağlarda insanların birbirini uzaktan etkileşebildiği ortaya çıktı, bu bağlamda bir kişi bir başkası üzerinde sadece varlığı üzerinde sağlıklı ya da sağlıksız bir etki bırakabiliyordu. Sonrasında insanlığın yaşamsal güç ve yaşamsal maddeden oluştuğunu söyledi Helmont.

1800’lerde cismi ya da somutluğu olmayan ama yaşamsal maddeden oluştuğunu söylendi. 1800’lerden sonra evrenin temel elementinin kendi özdevinimi güç merkezi olduğunu söylendi. 19. YY başlarında bahsedilen elektro manyetik alanla benzerlik gösteren çalışmalar yapıldı. Mıknatıs kutuplarının sadece manyetik kutuplaşmayla değil odik alan ile ilgili özel bir kutuplaşmaya sahip olduğu gözlendi.

Mıknatıslardaki kutuplaşmaya benzer kristaller gibi başka objelerde manyetik olmadan bu özelliği sahiptir.  ‘’ zıt yüklerin değişen yük derecesinde soğuk ve sıcak hissi vermiştir ‘’ birçok deney göstermiştir ki vücudun enerji sahası sıvı ve ışık dalgaları gibi enerjiktik özellikler gösterebiliyor.
  
Enerji, kendini madde olarak değil ama hareketle göste­ren bir kuvvettir. Örneğin kar fırtınasını ele alalım; uçuşan kar kümesi görülür, ama rüzgâr (enerji) kendini göstermez. Herkesin kabul edeceği gibi ortada, görünmese de gerçek olan bir kuvvet vardır. Bu kuvvet, enerjidir.

Bütün fiziksel evrenimiz "enerji"dir. Aslında, evrende bulunan yegâne şeyin, enerji olduğunu söyleyebiliriz. Gördü­ğümüz, dokunduğumuz ve hissettiğimiz her şey, belli bir ri­timde hareket eden enerjidir. Bu yüzden, bu gezegende va­r olan her şeyin; insanların, hayvanların, bitkilerin ve minerallerin vs. titreşimlerini algılamak mümkündür. Bu kuvvetin farkına vararak kendimizi bu akımlara "bağlayabilir" ve böy­lece evrenle uyum sağlayabiliriz.


Sorunlar ve hastalıklar hangi kaynağa inanıyorsanız o kaynaktan size gelen dur bir saniye yolunda gitmeyen bir şeyler var mesajıdır. ‘’dur bir saniye kendini bütün olarak dinlemiyorsun’’ sırf nezaketen kabul ettiğiniz o arkadaş toplantısına gidecekken hastalanmanız gibi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder